Zeynep gazlı bir bebek değildi, biz gaz nedir Beren'de görmüştük... Kolik olan Beroş her akşam annesiyle babasını evde dört döndürüyordu...
Hamile kaldığımda herkes erkekler gazlı olur dedi... İlker'in eczacı kuzeni Esra sayesinde Alman mucizesi olduğu söylenen Wind salbe-N ile tanıştık... Almanya'dan ona ve kendime getirttim bu kremden...
Can'ın 50. günü bugün, akşam saatlerinde bir huysuzlanıyor, saat 5 ile 7-8 arası sürekli ağlıyor, ama aslında gaz sancısı gibi değil, huysuzluk ağlaması gibi... Ben onu rahatlatmak için masaj yapıyorum bu kremle, masajı pek sevmiyor, ben yaptıkça ağlamaya devam ediyor, ama sonra sakinleşiyor, sanırım krem bir süre sonra işe yarıyor... Çok emin değilim şimdilik işe yarıyor mu yaramıyor mu? ama herkes mucize bir krem olduğunu söylüyor.
WIND-salbe N gaz merhemi, 9.8 gram vazelin içerisinde 0.2 gram kimyon yağı içermektedir. Özellikle bebeklerde gözlenen gaz sancısı ve kolik ağrılarının giderilmesi amacıyla hazırlanmış bir bitkisel tedavi ürünüdür. İçerdiği bitkisel ürün, kimyon bitkisinin olgunlaşmış meyvelerinin preslenip su buharı yardımıyla damıtılması ile elde edilmekte, bu endüstriyel üretim, Alman Komisyon E normlarına uygun olarak yürütülmektedir.
Zeyno ve Can
30 Eylül 2014 Salı
Kreş sezonuna hazırlık şuruplarımız
Can bebeğin 1. ay kontrolü için Zekai dedemize gittiğimizde, Zeyno'nun da 3 yaş kontrolünü yaptırdık.
Zeyno, 95 cm boy ve 13.450gr olmuş, boyu ortalama gidiyor, ama kilosu 550 gr aşağıda...
Zeyno'nun kreşe başlayacak olması dolayısıyla yine hastalıklarının başlayacağına eminiz (hatta şu satırları yazdığım sırada, biraz kuru kuru öksürüyor bile).
Zekai dedemiz, immuzinc verdi bize... geçen senede kullandığım ve çok memnun kaldığım bir bağışıklık artırıcı. Kış boyu 3 hafta kullanıp, 3 hafta ara vereceğiz.
Bir de Zeyno çok iştahsız, balıkla felan hiç arası yok, aslına bakarsanız makarna, pilav, köfte, yoğurt çorbasından başka hiçbir şeyle arası yok... bu sebeple bir de Pedivit Omega şurup verdi.
Zeynep, Pedivit Omega şurubun tadını çok sevdi, geçen sene Marny's almıştık ama tadını hiç beğenmemişti.
Bakalım kreş sezonuna hazırlanıyoruz...
Allah'ım lütfen hastalıkların minimum olduğu bir kış geçirelim...
Zeyno, 95 cm boy ve 13.450gr olmuş, boyu ortalama gidiyor, ama kilosu 550 gr aşağıda...
Zeyno'nun kreşe başlayacak olması dolayısıyla yine hastalıklarının başlayacağına eminiz (hatta şu satırları yazdığım sırada, biraz kuru kuru öksürüyor bile).
Zekai dedemiz, immuzinc verdi bize... geçen senede kullandığım ve çok memnun kaldığım bir bağışıklık artırıcı. Kış boyu 3 hafta kullanıp, 3 hafta ara vereceğiz.
Bir de Zeyno çok iştahsız, balıkla felan hiç arası yok, aslına bakarsanız makarna, pilav, köfte, yoğurt çorbasından başka hiçbir şeyle arası yok... bu sebeple bir de Pedivit Omega şurup verdi.
Zeynep, Pedivit Omega şurubun tadını çok sevdi, geçen sene Marny's almıştık ama tadını hiç beğenmemişti.
Bakalım kreş sezonuna hazırlanıyoruz...
Allah'ım lütfen hastalıkların minimum olduğu bir kış geçirelim...
Zeyno'nun yeni yatağı
Zeyno yeni doğduğunda oda takımını İnci Tuncel'den almıştık. Masko ve Modako'da çok daha uygun fiyatlı ürünler olmasına rağmen, kalitesi ile kandırdı beni İnci Tuncel. Kandırdı diyorum, çünkü kullandığımız 2 yıl boyunca çok da memnun kalmadık, tüm kulpları düştü mesela...
Can doğunca ona yeni bir oda takımı almak yerine, Zeyno'nun bebek yatağını Can'a verip, Zeyno'ya yeni bir yatak almaya karar verdik. Nasıl bir yatak alalım diye epey bir araştırdık. Tercihimizi içinden bir yatak çıkan tek kişilik yataklardan yana kullanmaya karar verdik önce, uzun yıllar kullanır, arkadaşları gelince içinden yatağı çıkarır, yan yana 2 kişilik yatakta yatarlar dedik, sonra çok uzun süreli planlar yapmamaya karar verdik, sonuç olarak İnci Tuncel yatağı da alırken en az 5 yıl kullanır demişlerdi, ama çocuk bu, her şeyden çabuk sıkılıyor. Bu tek kişilik yatağı da alsak, çok uzun süre kullanamayacağına karar verdik.
Yeni evimize taşınırken, evimizin bütün dolaplarını İkea'dan almştık, Zeyno'nun yatağını da oradan almaya karar verdik.
3-7 yaş arası kullanılabilen, 70*160 ölçüsüyle tam bir çocuk yatağı aldık, hem de süper ucuz.
Boya kokusu hiç yoktu. Ayrıca inanılmaz kolay monte ediliyor ve çok hafif bir yatak, yatağın yerini odada istediğimiz gibi değiştirip duruyoruz. Yanındaki korkuluk süper, Zeyno'nun düşmesine engel oluyor, hem de yere çok yakın, dolayısıyla yere düşecek diye bir kaygım kalmadı. Hem de yatağın boyu 70*160, çerçevesi de ondan birkaç cm büyük sadece, dolayısıyla odada fazladan yer kaplamıyor kesinlikle. Gerçekten çok çok mennun kaldık, yatak alacak herkese şiddetle tavsiye ederiz.
Can doğunca ona yeni bir oda takımı almak yerine, Zeyno'nun bebek yatağını Can'a verip, Zeyno'ya yeni bir yatak almaya karar verdik. Nasıl bir yatak alalım diye epey bir araştırdık. Tercihimizi içinden bir yatak çıkan tek kişilik yataklardan yana kullanmaya karar verdik önce, uzun yıllar kullanır, arkadaşları gelince içinden yatağı çıkarır, yan yana 2 kişilik yatakta yatarlar dedik, sonra çok uzun süreli planlar yapmamaya karar verdik, sonuç olarak İnci Tuncel yatağı da alırken en az 5 yıl kullanır demişlerdi, ama çocuk bu, her şeyden çabuk sıkılıyor. Bu tek kişilik yatağı da alsak, çok uzun süre kullanamayacağına karar verdik.
Yeni evimize taşınırken, evimizin bütün dolaplarını İkea'dan almştık, Zeyno'nun yatağını da oradan almaya karar verdik.
3-7 yaş arası kullanılabilen, 70*160 ölçüsüyle tam bir çocuk yatağı aldık, hem de süper ucuz.
Boya kokusu hiç yoktu. Ayrıca inanılmaz kolay monte ediliyor ve çok hafif bir yatak, yatağın yerini odada istediğimiz gibi değiştirip duruyoruz. Yanındaki korkuluk süper, Zeyno'nun düşmesine engel oluyor, hem de yere çok yakın, dolayısıyla yere düşecek diye bir kaygım kalmadı. Hem de yatağın boyu 70*160, çerçevesi de ondan birkaç cm büyük sadece, dolayısıyla odada fazladan yer kaplamıyor kesinlikle. Gerçekten çok çok mennun kaldık, yatak alacak herkese şiddetle tavsiye ederiz.
Gulliver çocuk karyolası, 279 TL
Atlas çocuk halısı
Eski evimizde Zeyno'nun odasında halıflex vardı, memnun muydum, tartışılır.
Yeni evimize getirmedik o halıyı, zaten getirsek bile ölçüsü uymazdı. Bu sefer çocukların odasına normal halı almaya karar verdim ve haftalarca araştırdım.
Çocuk halısı diye satılan halılar gerçekten çok kalitesiz. Anti alerjik felan deniyor ama belli ki, 1-2 yıl içinde kesin tüylenecek, bir de karakterli halılar var, ama onlar da saçma geldi, sonuçta, dün Pepeyi seven kızım, bugün Minnie'yi seviyor, yarın muhtemelen Barbie merakı başlayacak.
Araştırmalarım sonucunda Atlas Halının gün ışığı serisin keşfettim, gerçekten çok güzeller. Bir de özellikle çok alacalı bulacalı şeyler istemedim, çünkü zaten oyuncakları yüzünden odaları fazlasıyla renkli.
Zeyno halısını çok sevdi, Can daha farkında değil tabi, ama eminim o da halısının üzerinde uçakları uçurmaya bayılacak.
Alt kaçırmaca
Zeyno ve bez hikayesini yazmayı unuttum... aslında nasıl da zorlu bir masaldı bu... Tam 2 yaşında benim kızım hazır artık deyip başladım tuvalet eğitimine... adaptör aldım, müzikli oturak aldım, bir tablo aldım çişini kakasını söyledikçe yıldızlar yapıştırdım, hiç biri ama hiçbiri işe yaramadı... baktım ki iş inada binmeye başlıyor, 3-4 ay sonra vazgeçtim uğraşmaktan... okulumuzdaki pedagog'da Zeynep hazır olunca söyleyecek merak etmeyin dedi...
hatta bir ara, onu sık sık tuvalete götürüyordum, tuvalete oturtunca yapıyordu, ama sonra resmen yalvarıyordu bezini bağlamam için, çoğu zaman bezi kupkuru oluyordu ama yine de bezlenmek istiyordu.
Bu yaz Haziran ayının sonunda, Yalova'ya yazlığa gittiğimiz ilk gün bezi çıkardım, külodu giydirdim ve Zeynep burası yazlık evimiz, bak bu evde denize gireceğiz, bez bağlayan çocuklar denizde kendileri yüzemezler, artık sana bez yok dedim. Tamam dedi. Ve o oldu. Bezi çıkardık ve Zeynep tüm yazlık dönemi boyunca, en fazla 2-3 kez oyuna dalıp altına kaçırmıştır. demek gerçekten her çocuğun bir bez bırakma zamanı varmış ve çocuk bunu kendi tayin ediyormuş. Dolayısıyla bu konuda Can'ı kesinlikle zorlamamaya karar verdim.
Tüm yaz dönemi boyunca altına 2-3 kez çiş kaçıran Zeyno, yeni eve taşınınca ve yeni okula başlayınca bir haller oldu. Taşındığımız ilk hafta 4 kez altına kaçırdı. okula başladığı ilk hafta da her okuldan almaya gittiğimde üzerindeki kıyafet değişmiş oluyordu, öğretmeni oyun oynarken dalıp altına kaçırdığını söylüyordu. ben evde yine sürekli çişin var mı diye sormaya başladım, ama bu soru Zeyno'yu çok sıkıyor, o yüzden her seferinde çişim yok diyordu, sonuç olarak bunu bir oyuna döndürdüm, ve her tuvalete gittiğimde onuda götürmeye başladım, gel benimle otur diyorum, tuvalete girince birden aklına kendi çişi geliyor :) Okulda da öğretmenleri hangi arkadaşı tuvalete gitmek istese, Zeyno'yada soruyorlarmış, sende gitmek ister misin diye, onun da aklına çişi geliyormuş ve gidiyormuş. İnşallah bu alt kaçırmaca sendromunu çok sürmeden atlatırız.
29 Eylül 2014 Pazartesi
yeni ev, yeni okul, yeni bakıcı
9 Ağustos
günü, Can bebek beklenenden tam 3 hafta önce dünyaya geldiğinde, biz bütün
hamileliğim boyunca ev bakmaktan ama bir türlü karar verememiş olmaktan çok
yorgunduk…
İhtiyacımız
4+1 bir ev olunca, merkezde ki fiyatlar da çok ama çok yüksek olunca, biraz
Zekeriyaköy tarafına bakmaya başlamıştık… üzümün sapı armudun çöpü derken,
aylar birbirini fazla hızlı kovaladı, ve biz oturmak için bir ev alamadık… 2
ailenin de tüm taşının bu ev size küçük laflarına kulaklarımızı tıkayıp, 1-2
yıl daha evimizde yaşamaya karar vermiştik ki, Can doğar doğmaz, daha 3 tane
kıyafetiyle bile evin bize dar geleceğini anladık… Zaten Zeyno’nun bütün
oyuncakları salondaydı, üstüne bir de Can’ınkiler eklenecekti… Apar topar bir
ev almaya karar veremeyince, Sarıyer’e Nurcan annemlerin sitesine kiraya çıktık…
85 m2 evden sonra 190m2 evde ne yapacağımızı şaşırdık resmen J
Bu eve dair en
sevindiğim şey, Zeyno’nun kocaman bir odası olması, artık arkadaşları eve
geldiğinde hiç yanımıza gelmiyorlar, odasında oynayıp duruyorlar…Bende kendimce
kural koydum, yeni evimizde salona oyuncak gelmeyecek diye… Zeyno şimdilik bu
kurala elinden geldiğince uymaya çalışıyor, ama 2 gün sonra ayaklanacak Can
yüzünden eminim ki evin her tarafı yine oyuncak dolacak J
Hayatımızdaki
tek değişiklik yeni ev olmadı haliyle…
Zeyno’yu
geçen sene gönderdiğimiz okulun Sarıyer’e servisi olmayınca, burada bir okula
verdik onu… Alışabilecek mi diye çok endişeliydim… sanırım biz büyükler
çocuklardan çok daha travmatik oluyoruz böyle durumlar karşısında, çocuk
kesinlikle çok daha kolay adapte oluyor tüm değişikliklere J İlk 3 gün babası götürdü okula,
babasını ağaç etti okulun bir odasında, sonra Cuma günü de ben götürdüm, illa
oturacaksın dedi, önce oturdum, ama sonra baktım böyle olmuyor, bir daha
oturmamaya karar verdim… bütün haftasonu konuştum onunla, artık yeni bir okulu
olduğunu, yeni öğretmeni olacağını anlattım, anne Beren’i çok özlerim ben diye
söylenip durdu… Beren’in bu okulda olmayacağını ama bizim yine sık sık
görüşeceğimizi anlattım ona J
Pazartesi
günü okula gittim, kapıda öğretmenine sordum, acaba bugün anneler okula
gelebiliyor mu diye? Öğretmeni üzgünüm siz bugün okula giremezsiniz dedi… Ben
de Zeyno’ya eve gideceğimi ama eğer beni ararsa, gelip onu alabileceğimi
söyledim… hiç ağlamadı bile… 2 haftadır her sabah, sor bakalım bugün anneler
okula gelebiliyormuymuş diyor, soruyorum, hayır cevabını alıyorum ve bak
gelemiyormuşum ben Zeynepçim diyorum, onu okula bırakıp çıkıyorum. Nazar
değmesin okul ile ilgili herşey gayet iyi gidiyor…
Hayatımızdaki
değişiklikler sadece ev ve okul olmadı, son ve en büyük değişiklik ise
bakıcımız oldu… Zeynep’e doğduğundan beri bakan teyzesi ile yollarımızı
istemeden ayırmak zorunda kaldık, Sarıyer gidip gelmek teyzesine uzak geldi,
kadıncağız sabahın 6:30’unda evden çıkıp, bize ancak 8:30’da geliyordu,
akşamları da aynı şekilde 7’de çıkıp, evine 9’da ancak varıyormuş, hal böyle olunca,
bunun karı var kışı var dedik… Üstüne bir de İlker’in sürekli yurt dışında olma
ajandası eklenince, bizim yatılı bir kadına ihtiyacımız olduğuna karar verdik…
Allah yüzümüze baktı, referansı olan biriyle anlaştık, Zeyno’nun teyzesi de
evde olunca kafası karışmasın diye, yeni bakıcısını bak bu senin oyun ablan
diye tanıştırdık… Teyzesinin de evde olması dolayısıyla, Zeyno yeni oyun
ablasını çok sevdi… Ama bakalım bu ay sonu itibariyle yani yarından sonra artık
teyzesi olmayınca durumlar değişecek mi göreceğiz…(yeni ve yatılı bakıcının zorlukları, evde biriyle
yaşamak nasıl oluyor konularını ayrı bir yazıda anlatacağım)
Bakalım 8
Eylül itibariyle taşındığımız yeni evimizde Zeyno ve Can’la maceralarımız nasıl
olacak hep birlikte göreceğiz J
Can'ın göbeği Standford yolcusu
Zeyno'nun göbeğini Alper amcası Harvard'a gömmüştü... Göbek atılacak mı yoksa gömülecek mi konusuna bir türlü karar verememiştik o zaman...
Can bebeğin göbeği 9. günde düştü, Berker amca Amerika'ya okuluna dönmeden yetiştirip verdik göbek bağını, Standford'a gömülmeye gitti...
Kuzularım inşallah amcaları gibi çok akıllı olurlar, yüksek okullarda Amerikalarda okuyup, bizim göğsümüzü kabartırlar...
Can bebeğin göbeği 9. günde düştü, Berker amca Amerika'ya okuluna dönmeden yetiştirip verdik göbek bağını, Standford'a gömülmeye gitti...
Kuzularım inşallah amcaları gibi çok akıllı olurlar, yüksek okullarda Amerikalarda okuyup, bizim göğsümüzü kabartırlar...
Huggies git başımdan
Zeynep doğar doğmaz prima beyaz paketteki bebek bezini kullanmıştım, sonra Huggies paketlerinin üzerindeki Minnie
konsepti Zeyno’nun çok hoşuna gitti, ona geçtik, Zeyno bezi bitirmeden önce
kapanışı da Molfix ile yaptık, çünkü gerçekten denediğimiz en emici bez oydu
(gece yatmadan 1 biberon sütü içen Zeyno, sabaha kadar neredeyse 1 kilo çiş
yapıyordu) J
Can
doğduğunda, organik pamuk reklamına kanıp, önce Huggies ile başladık, ama
Huggies yeni doğan gerçekten kullandığım en başarısız bez… Nasıl bağlarsam
bağlayayım, her çişte mutlaka sızıntı yapıyor, baştan aşağı bütün üst baş
değişiyor, üst baş değişimi sırasında da uyanıyordu… Tekrar prima beyaz pakete
döndüm, huggies’den çok daha başarılı, hiç sızıntı problemi yaşamadık, ama bugün e-bebek’te molfix’i kampanyada
görünce dayanamadım, bir deneyeyim diye aldım… Bakalım prima ile mi yoksa
molfix ile mi devam edeceğiz… yine yazacağım…
Kaka sorunsalı, hipp mi aptamil mi?
Zeynep beni
emmemişti, ama sağarak verdiğim sütler, ona tam 4 ay yetmişti…4. Ayda geceleri
mama takviyesine başlamıştık, 7. Ayda da tamamen sütü kesmiştim…
Can bebekte
doğunca beni ememedi, hala süper emmiyor ama yine de en azından mememi 5 dakika
tutuyor… dolayısıyla yine sağıyorum… ama yetmiyor Can’a ve dolayısıyla mama da
veriyoruz…
Aslında önce
Aptamil ile başladık, ama biraz kaka sorunu yaşamaya başladı… bir gün durup bir
gün kaka yapıyordu… Kaka yapmadan önce
de 1 saat kızarıp bozarıyor, şekilden şekile giriyordu…
Sonra Hipp
aldım, kaka günde 1’e düştü…
Sanırım hipp
ile devam edeceğim… İnternette arayıp bulamamıştım, elimin altında ikisi de
varken, oturup bir baktım içindekiler neler diye…
Enerjisi,
yağı, karbonhidratı ve proteini hemen hemen ikisinin de aynı…
Hipp’in
içindeki vitaminler daha fazla…
Kalsiyum,
fosfor, demir, çinko, bakır, mangenez, selenyum açısından ise aptamil daha iyi…
Aslında hepsi
boş, en iyisi anne sütü, keşke anne sütüm yetse de, hiç mama derdimiz olmasa L
hipp | aptamil | |
Enerji | 66 | 67 |
yağ | 3,5 | 3,5 |
doymuş yağ asitleri | 1,2 | 1,4 |
tekli doymamış yağ asitleri | 1,6 | 1,3 |
çoklu doymamış yağ asitleri | 0,7 | 0,6 |
karbonhidrat | 7,4 | 7,6 |
lif | 0,1 | 0,8 |
protein | 1,4 | 1,4 |
sodyum | 0,02 | 18 |
vitamin C | 10,3 | 9,5 |
vitamin A | 70 | 56 |
vitamin D | 1,2 | 1,2 |
vitamin E | 0,7 | 1,1 |
vitamin B1 | 61 | 52 |
vitamin B2 | 130 | 124 |
vitamin B6 | 40 | 39 |
vitamin B12 | 0,15 | 0,21 |
folik asit | 10 | 13 |
pantotenik asit | 504 | 353 |
vitamin K | 5,1 | 4,5 |
biotin | 1,6 | 1,5 |
niasin | 403 | 0,44 |
potasyum | 73 | 70 |
kalsiyum | 53 | 59 |
fosfor | 29 | 33 |
klor | 40 | 43 |
magnezyum | 4,9 | 5,3 |
demir | 0,5 | 0,55 |
çinko | 0,5 | 0,53 |
bakır | 40 | 41 |
iyot | 10,3 | 13 |
manganez | 7 | 8 |
selenyum | 1,4 | 1,7 |
flor | 8,8 | 3 |
L-karnitin | 2 | 1,6 |
kolin | 14,3 | 13 |
inositol | 5,2 | 4 |
taurin | - | 5,5 |
nükleotidler | - | 3,3 |
25 Eylül 2014 Perşembe
meme mı mama mı?
Dogdugu ilk 1 hafta mememden
inmedi, gece gündüz sabah akşam emdi, daha doğrusu ben emdi sandım, 1.hafta
sonunda hastaneden çıktığımız kilonun altına düşmüştü, resmen dibe vurdum... Bu
kadar uykusuz gecenin ve sabahın ödülü bu olmamalıydı... Doktor Ayla hanım, bir
göğsünü emzireceksin, diğerini sağıp kaşıkla içereceksin dedi... 1.
haftada öyle yaptık, tabi bu arada hafta ortasında stres ve sıkıntıdan ve
yorgunluktan benim sütüm azaldı... Tekrar süt sağmaya başlamak, beni
sandığımdan çok daha fazla etkiledi...
Malum Zeyno’da sütüm olmuştu ama
Zeyno beni emmemişti, 7 ay süt sağdım, ilk 4 ay kendi sütümü sağarak
yetirmiştim ona, ama bu durum beni çok derinden etkilemişti… sırf emzirebilmek
için 2.
Çocuğu doğuracağım dediğim günleri hatırlıyorum.
Sütüm azalınca mecbur kalıp
mama verdik, mamayı yiyen Can doydu ve uyumaya başladı, o uyuyunca ben uyudum,
biraz moralim yerine geldi, ama bu sefer de mama veriyorum diye strese girdim…
2. hafta biraz kilo aldı,
doktor mama desteği ile beslenmeye devam dedi… 2.870 gr doğan, 2.6 kg’a düşen
Can, 1. Ayın sonunda 3.5kg oldu, Zekai bey biraz dikkatli olalım verdiğimiz
mamaları tamı tamına yazalım, 1 hafta sonra kilosuna bakalım dedi.
Diğer hafta gittiğimizde
Can, 4kg olmuştu, 1 haftada 500gr almış. 1. haftada toplam 55 ölçü yani 1.700ml
mama vermişim, Zekai bey unuttuklarım olabileceği için 2.000ml’e göre hesap
yaptı ve bu 500 gr’ın 120 gr’ı mamadan, 380 gr’ını senden almış dedi, yani
aslında sütüm gayet yeterliymiş, ama beyefendi de doyma hissi yaratmıyormuş,
Zekai bey olabildiği kadar kes mamayı dedi, ama gerçekten Can bebek mamayı
içmeden doymuyor ve uzun uykuya geçmiyor.
2. ay kontrolünde bakalım
neler olacak göreceğiz…
Aslında herşeyi not ettiğim
bir defterim var, Zeyno için de yazmıştım. Zeyno tam bu kadarlikken benim
sağdığımı içiyormuş ve ona yetiyormuş, örneğin bir öğünde ben 90ml süt
sağıyormuşum, Zeyno 80 veya 100 içiyormuş.
Biz Duygu’la peşpeşe doğum
yaptığımızda, ben Efe ne kadar hızlı kilo alıyor, Zeyno azar azar alıyor diyordum,
kızlar kesinlikle erkeklere göre çok daha narin… Can kesinlikle Zeyno’dan daha
hızlı büyüyecek belli oldu şimdiden…
Can şimdi beni emiyor (yani
en azından ben emdiğini düşünüyorum, çok aktif bir emici olmasa da, çok pasif
emici de değil), üzerine sağıyorum 80-90ml süt çıkıyor, onu içiyor, üzerine de
en az 60ml mama içiyor ancak öyle doyuyor. Bir kere 150ml mama içip uykuya
ancak geçtiği oldu…
Ben yine emzirebilen bir
anne olamadım ne yazık ki, aslında çok istiyorum, çok uğraşıyorum sadece beni
emsin diye, ama kesinlikle memeden emerek uykuya geçemiyor, azıcık uyusa bile,
hemen uyanıyor, ben o arada başıma geleceği bildiğim için sütümü sağmış
oluyorum, biberonla lıkır lıkır sütü de içiyor, sonra mama yerine tekrar mememi
vermek istediğimde resmen sinirleniyor, sonuç olarak yorgunluğa ve uykusuzluğa
dayanamayıp mamayı vermek zorunda kalıyorum…
Üstelik bu sefer emektar süt
sağma makinem avent beni yarı yolda bıraktı, yeni bir makine almak yerine,
arkadaşlarımın tavsiyesine uyup, hastane tipi medala makine kiraladım, bana
göre avent ile aynı ölçüde sağıyor, ama güzelliği 2 göğsü 10 dakika da
bitiriyor, çok daha az zaman harcıyorum…
Şimdilik azıcıkta olsa
emzirebiliyorum diye kendi kendime seviniyorum… Bu arada anladım ki bazı
göğüsler emzirmek için yaratılmamış, milletin göğsü 1 hafta, hadi maksimum 10
gün yara oluyor, bugün 46. Gün benim göğüslerim hala yara oluyor L
Hikaye tüm hızıyla devam
ediyor…
23 Eylül 2014 Salı
capCANlı günlerimiz başladı... doğum hikayemiz...
09 Ağustos 2014 günü saat 22:10’da 3 kişi girdiğimiz
Amerikan hastanesinde, saat 23:17’de 4 kişi olmuştuk artık J
Doğum hikayemiz bu sefer gerçekten roman olur…
07 Ağustos günü 37. Haftam başladı ve doğum iznine ayrıldım…
Cuma günü doktora kontrole gittim, Cengiz bey
1 hafta izne gideceğini, 1 hafta sonra beni göreceğini söyledi…
Malum Zeynoş’un doğumgünü 19 Ağustos, önce 17 Ağustos Pazar günü
3. Yaş doğum gününü kutlayalım dedik, ama beklenen doğuma (26 Ağustos) çok az
kalıyor diye vazgeçtik ve 10 Ağustos Pazar gününe karar verdik, sitemizin
sosyal tesisinde arkadaşlarımıza güzel bir davet verecektik… her ne kadar
herkes birşeyler yapıp getirecek olsa da, benim elim boş durmadı, kendi çapımda
hazırladım birşeyler, her halde biraz fazla yormuşum kendimi… Cuma gecesi çok
zor uyudum, epey ağrım oldu…
09 Ağustos Cumartesi sabahı uyandık, benim epey ağrım vardı,
ama sancı değil ağrı… Akşamüstü Göztepe parkında doğum öncesi fotoğraf
çekimimiz olacağı için, kalktım zorla manikür ve pediküre gittim, kaşımı
aldırdım, saçıma da fön çektirdim… Kuaförde de bir iki sancı geldi, ama
herhalde Can bey iyice aşağı yerleşiyor diye düşündüm… annemle konuşurken, ona
kasıklarım ağrıyor dedim, kızım doğum başlamış olabilir dedi, yok artık dedim,
bir de akıl verdi, “kız da sancılar belden gelir, erkekte kasıktan gelir, eğer
kasıkların ağrıyorsa doğum yakındır” dedi,(valla anneme fahri doktora unvanını
kesin vermem lazım)
Göztepe parkına gittik, Zeyno’nun izin verdiği ölçüde
çekimimizi yaptık… Parkta benim ara ara yine biraz sancım oldu…
Park çekiminden sonra, stüdyoya gittik (çekime biraz da
orada devam edecektik), giderken ben Cengiz beyi aradım, benim ara ara sancım
oluyor ve yürümem çok zorlaştı dedim, kaç dakika da bir geliyor sancı dedi,
öyle düzenli değil dedim…o zaman panik yapma, Can bey yerleşiyor artık iyice,
bundan sonra doğuma kadar biraz zorlanacaksın dedi…1 tane minoset iç dedi bana…
bir de ne olur ne olmaz eve giderken bir hastaneye uğra, arkadaşlar seni NST’ye
bağlasınlar, bir bakalım dedi…
Stüdyoda benim sancılarım sıklaştı, saat 8’i az biraz
geçiyordu ki hadi biz gidelim artık dedim… Çamlıca’dan yola çıktık evimize
gitmek için… Çamlıca’da daha önceden Ece’ler ile balık yediğimiz bir yer vardı,
İlker geçerken balık yiyelim mi dedi, yok dedim çok sancım var eve gidelim… (Allahtan
oturmamışız balıkçıya, orada doğuracakmışım yoksa)
Köprü yoluna girdik bir trafik bir trafik… buarada benim
sancılar biraz daha sık olmaya başladı… Cengiz bey , kızım sence bunlar doğum
sancısı mı diye sorduğunda yok demiştim (1 saat önce) ama birden bire bu normal
bir yerleşme ağrısı olamaz, acaba doğum mu başladı diye endişelendim…
Sancılar biraz daha sıklaşınca, İlker’e geç emniyet
şeridine, ben doğuruyorum dedim J
İnanamaz gözlerle baktı bana, yok artık dedi… Yoldan babamı
aradım, baba ben doğuruyorum dedim, İlker kızdı bana, niye insanları ayaklandırıyorsun,
bir hastaneye gidelim baksınlar önce dedi… Babam paldır küldür dükkandan çıkıp,
eve gitmek için yola çıkmış hemen…
İstanbul trafiğinde, emniyet şeridinden, Çamlıca’dan
Amerikan Hastanesi’ne 45 dakikada geldik (bu İstanbul’da yolda ölür valla
insan)
Acilin kapısına geldik, ben kendimi attım arabadan, İlker
arkamdan Zeyno’yu indirmeye çalışıyordu… Girdim hastaneye doğuruyorum dedim,
herkes inanamaz gözlerle baktı bana, hanım efendi buyurun şöyle yatın NST’ye
bağlayalım sizi dedi… ben her ne kadar gerek yok NST’ye desem de bağladılar
hemen… o anda nöbetçi doktor geldi, bir kontrol edelim bakalım dedi… veeeeeeee
tam olarak 7cm açılmışım… Kadın resmen şoka girdi, hanımefendi bu saate kadar
neden gelmediniz siz diye…
O andan sonrası tam bir koşturmaca,,, İlker’in aklına gelmiş
hemen Emre ve Beyza’yı aramış, çabuk gelin Cansu doğuruyor diye J
Yukarı odaya aldılar, tekrar muayene ettiler, 8.5 cm olmuş…
deli bir koşturmaca oldu ondan sonra,,, Doktorum Cengiz bey izinde olduğu için,
en yakında oturan Kayhan beye haber vermişler, adam koştu geldi… odaya
çıktıktan 10 dakika geçmedi ki, hemen ameliyathaneye dediler, ben resmen şoka
girdim, deli gibi titremeye başladım, annem yok yanımda diye ağlayıp duruyordum…
Beyza’yı görünce kızkardeşimi görmüş gibi sevindim resmen… Emre hemen Zeyno’yu
aldı, İlker ve Beyza benimle ameliyathaneye girdiler…
Epidural olmayacak mı diyorum, kadın bana bakıp gülüyor, çok
olmuş siz o bölümü geçeli, artık çok geç diyor… Yahu bir ağrı kesici iğne yapın
dediğimde, ağrı kesici iğneyi yapsak, 30 dakikada etki eder, sen 30 dakika
sonra bebeği emziriyor olursun zaten dediler J
Sancılar sıklaştı, ben resmen bilincimi yitirdim, ne
derlerse onu yapmaya çalışıyorum, ama bacaklarımın titremesine engel
olamıyorum, bacaklarım sürekli titriyordu, o kadar korktum ki doğuramayacağım
diye… İlker ve Beyza tüm güçleriyle destek verdiler bana… bir an olsun
bırakmadılar elimi, beni rahatlatmak için ne geliyorsa ellerinden yaptılar…
Epikriz raporuna göre, 22:17’de hastaneye acil servise giriş
yapmışız, 23:17’de Can dünyaya merhaba demiş J
tam 1 saat içinde oldu bitti herşey, Nurcan annemler Sarıyer’den, annemler
Ankara’dan yola çıkamadan, doğum fotoğrafçımız hastaneye yetişemeden, oldu
bitti herşey…
09 Ağustos 2014, Cumartesi günü, 23:17’de, 2.870 gr
ağırlığında, 48.5 cm boyunda dünyaya geldi Can’ımız…
Haberi duyan gecenin o saati demedi, koştu geldi yanımıza,,,
hemşireler kovana kadar gitmediler J
Annemler Ankara’dan geldiğinde gece saat 3’ü geçiyordu,
annem ağladı, ben ağladım…
Aceleci Can beklediğimizden tam 3 hafta önce dünyaya geldi…
Beyaz bir elbise, 10 cm boyunda bir Messenger çantayla hastaneye doğuma gittik,
ne doğum valizi, ne bir hazırlığımız vardı… İlk doğumun hengâmesi
düşünüldüğünde, bu doğuma resmen çekirdek aile gittik… Beyza ve Emre olmasaydı,
İlker herhalde Zeyno’ya bakmak için dışarıda dururdu, bende bir başıma doğumu
yapar çıkardım J
Öyle yada böyle, Allah Can’ımızı sağlıkla kucağımıza almayı
nasip etti… Hastaneden çıkmadan önce sünneti de yaptırdık, öyle çıktık
hastaneden… 9 gün sonra hem göbeği düşmüştü, hem de sünneti iyileşmişti tamamen…
Bu satırları yazarken Can’ım tam 1,5 aylık (6 haftalık)… bir an önce büyüyeyim
diye çırpınıp duruyor… capCANlı günlerimiz tüm hızıyla devam ediyor…
22 Eylül 2014 Pazartesi
Yazmazsam çatlarım ben...
Bugün Can tam 42 günlük... neler oldu neler tek tek anlatacağım... ne de olsa ben yazmazsam çatlarım...
zeynolugunler'in devamıdır bu blog, ama Can'a haksızlık etmek istemedim... Can ve Zeyno'nun adıyla uyumlu bir site adı bulamayınca da, acemi anne kimliğimin arkasına saklanıp, bu ismi buldum...
bundan sonra bizim hikayemizi buradan okumaya devam edebilirsiniz...
.com'lu bir site kurmayı çok istedim aslında, ama ne yalan söyleyeyim, beceremedim... wordpress sitesini de denemedim değil, ama blogger'ın kolaylığına alışmışım... araştırma yaparken baktım ki günler geçiyor, balık hafızam yaşadıklarımı bana unutturuyor, daha fazla zaman kaybetmek istemedim ve günlük maceralarımıza kaldığımız yerden devam etmeye karar verdim...
eeee nerede kalmıştık demeden önce, biraz geriye dönüp, önce inanılmaz doğum hikayemizi, sonra da bu 42 günde neler neler yaşadığımızı az biraz anlatmak istiyorum...
hikayemiz kaldığı yerden devam ediyor...
bizi izlemeye devam edin... :)))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)