Zeyno ve Can

Zeyno ve Can

29 Ocak 2017 Pazar

Bir Cinli yetisiyor


Çin'de çocuklar yemek yemeye çatalla değil, chopstickle başlıyorlar. Aslında bence erken yaşta çalışmaya başlayan parmak kasları onların hem güzel resim yapmasına ( ünlü chinese art) hem de alfabelerindeki logographic şekillerde yazabilmelerini sağlıyor ( her harf ayrı bir sanat eseri malum)



Burada 12/24 aylık çocuklar için bile chopstickler var, bence bir harika. Bakalım biz de yavaş yavaş başlıyoruz :)


27 Ocak 2017 Cuma

Ankara gunlugu...

Ankara gunlugu...

Ankara`da cocuklar en cok kara doydu herhalde... 

Hergun ama hergun karliydi... Hatta oyle ki ogretmeni bizden ozellikle karda cekilmis bir fotograf istedi, cunku HK`da hayatinda hic kar gormemis cocuklar varmis ( HK`a hic kar yagmamis)




Can ve meshur yesil crocs botlari... bu botlar aslinda ablasinin da ancak Can el koydu... ve artik kimselere vermiyor... Sanirim ayagi buyuyunce de gidip 1 numara buyugunu alacagiz... `greeen, greeenn` diye dolasip duruyor ortalikta... 




Zeynep`le birlikte anneannenin bahcesinde cam agacini susledik... agac o kadar buyukku, annem 5 kutu sus almis ancak agacin bir dalina ancak yetti :)

  

Gormemis, araba gormus... evet evet durumumuz tam olarak budur... Istanbul`dan HK`a giderken, kafamizda en buyuttugumuz konulardan biri, ya arabasiz bir hayat nasil olacakti... ama valla hic sorunsuz oldu mu oldu... hos ben bazen markette alis veris yaparken, kendimi kaybedip, onu da alayim, sunu da alayim, bir de bunu alayim derken kasada ne yaptigimi fark edip, ya bunlari kim tasiyacak eve diyorum ama onun disinda pek sorunumuz yok... 

ama Turkiye`ye bir indik, cocuklar dedelerinin arabalarini bir gordu... `ayaba ayabaaaa` diye komaya girdiler resmen... Tamam biliyorum yanlis ama 1 hafta on koltukta yakin mesafelerde gezip durdular...


Valla babaannemin evinde de babaannemin bir fotograf bile cekmeyip, yaptiklarini cekmem biraz ayip olmus ama :) valla cigkofteyi, eksili mardin dolmasini bulmusum kacirir miyim... en son kac tane dolma yedim... cigkofteye ne zaman bir son verdim hatirlamiyorum :)


Caca ve Can`in muhabbetleri hic ama hic eksik olmadi... Biz Can`i anlamiyoruz ama anneannesi onu konusturmasini da anlamasini da gayet iyi biliyor. Can`da bulmus kendine sohbet edecek birini kacirir mi, anlatiyor da anlatiyor...



Bu da benim ergenim, gergenim... Zeynom :)
Saclarini kestirmeye ikna oldu ve kuafore gittik... Omuz hizasinda hepsi ayni boyda saclara kavustu... keske benim saclarim hep duz olsa dedi durdu ( eee kizim hayatin boyunca duz sacin hasretini cekeceksin... herkes kendinde olmayani istiyor) ama senin zamanina artik Japon duzu mu, Tayland permasimi cikar bilmem, sen dert etme, bir hap icersin saclarin duzelecek teknolojiye gelmis oluruz artik herhalde :)

Ve buyuk babaanne ile Can... Bu cocuk o kadar candan o kadar icten ki... Zeynep`i bir kere bile yanasmadi ama Can sarilip sarilip optu buyuk babaannesini :)


Ve Ankara sayfasi bence Hosta doner ile kapanmali... Tam 2 kere firsatini bulup yedim soganli tursulu Ankara donerimi... Ilker, Hindistan`da olduguna mi yansin, Hostayi kacirdi ona mi yansin bilemedi :)

oooo koskaca 1 hafta derken, goz acip kapayana kadar gecti gitti... Yogun kar ve hastaliklar bize epey engeldi... Ama elimizden geldigince aile buyuklerimizi gordugumuz, hasret giderdigimiz bir hafta gecirdik...

yaza gorusuruz Ankara...

26 Ocak 2017 Perşembe

Turkiye yolcusu kalmasin geriye...


16 Aralik Cuma gecesi Turkiye yolcusuyduk... 2 Agustos`ta maaile geldigimiz HK`dan bu sefer ben 2 cocukla donuyordum... Ilker once 1 hafta Hindistan`a gitti  ve sonra yanimiza geldi... 

HK- Istanbul-Ankara yolculugumuz toplam 15 saat surdu... 6-7 saati uyuyarak, geri kalani ucagin icinde dolanarak parkuru tamamladik :)




Ucagimiz aslinda geceydi... Ama oglen uykusundan uyanan Can, takti sirt cantasini `atta, atta` demeye basladi... Aksami zor ettik...


HK`da 25 derece havaya ragmen, kar botlarimizi giydik, ciktik yola... Valizimiz, sirt cantamiz hepsi kislik kiyafetlerle dolu... Cocuklar bu dakilarda resmen kurda sen dokuyorlar :)





Daha havaalaninin icinde biri oraya, biri buraya cekistirmeye baslamisti, Allah sonumuzu hayir etsindi... neyse neyse, kalasiz belasiz indik Turkiye`ye...


Bir THY Istanbul lounge`i olmasa da, HK`da da fena olmayan lounge var,,, Can herhalde 5-10 tane sebzeli somosa yedi... Bu cocuk hamurlu ne olursa yiyor :)




Ucaktaki sabah kahvaltimiz. ne hikmetse Zeynep hem TV izledi, hem bitirdi ve bu sefer de Can yemedi...

ama Can`da ekmege recel surup yedi... hayatimizda bir ilk... Aman Allah`im kahvaltida sucuk ve pastirmaya ilave olarak acaba recel mi yiyecek dedim, ama ucaktan sonra bir daha agzina surmedi :(




Sanirim bu Ankara ucagi, icimden 50 dakika*60 saniye sayiyor olabilirim :) Cocuklari annemlere vericem ve dogru yataga :)


Ve surpriz... Ankara`da inen valizimiz bakin ne halde... Canim Samsonite valizi parcalamislar... tekeri kirilmis, on paneli catlamis... resmen hasat halde... neyse ki hemen tazmin edip, yeni bir valiz verdiler... ama verdikleri valiz Samsonite degil... Neyse Ilker, bizim valizimizden daha kullanisli oldugunu soyluyor :)

ASHK pijama partisinde, ASPA yani okul aile birligi is basinda...



Tarih 16 Aralik, ASHK`da pijama partisi var...  ve ASPA ( Yani American School Parent Association)  (yani okulumuz aile birligi) ise cocuklardan once okulda :)

Once ASPA hikayesini anlatmali...

Aralik ayi basinda okulun veli katilimina da acik olan ve ikincisi duzenlenen aylik yonetim/veli toplantisini duzenlendi...  Meger bu toplantida okul aile birligi olusumu ve uyeleri konusulup secilecekmis. Okul koordinatorumuz Mr. John, ASPA yonetim baskani olarak 2. sinif ailelerinden daha once de egitimcilik yapmis Louise`i secmis ve Louise`e bu gorevi kabul edip etmeyecegini daha onceden sormus. Louise`e ise yonetimi olusturmasi icin tam  yetki verilmis ve Louis`de bu birlik icin kimlerin aday olmak isteyecegini sordu... Ben aslinda son derece sessizdim ve hic konusmadim... :)

Yonetim uyelerinin belirlenmesi sonraya birakildi ve o esnada okul odemeleri, taksitli odemeler ve vergisel konularla ilgili birseyler konusuldu... Bu esnada bende vergisel bir konuyla ilgili fikrimi soyledim... Tabi toplantidan sonra Louise beni buldu ve Hazine`den sorumlu uye olmam icin ricada bulundu... Neyse ki Allah`tan daha yonetilecek bir paralari yok :)

Sonuc olarak artik okul aile birligindeyim.

16 Aralik`da gerceklesecek olan pijama partisinde okul aile birligi olarak cocuklari kurabiyeler ve sicak cikolata ile karsilamaya karar verdik... Sicak cikolata isini Starbucks ile cozduk... Kurabiyeleri ise evde yaptik...  Sabah okula giren cocuklar uykulu gozlerini bizimle actilar ve cok eglendiler...


Daha once butun veliler okula geliyor, sen hic gelmiyorsun diye kizan Zeynep, beni ust uste 2 kere okulda gorunce, bu sefer her gun seni mi gorecegim diye soylendi... Erken ergenim benim, ne yapsam mutlu edemiyorum ben bu kizi :)



Zeynep ve sinif arkadaslari :)




Ve emektar okul aile birligi... Cok keyifli bir grup... Simdiden sevdigim pek cok kisi oldu :) 


Santa Clause is coming to townnnn




15 Aralik Persembe gunu ASHK`da cocuklar yeni yili kutladilar... Ogretmenimiz Miss Samantha 5 veliden cocuklara yardim etmek icin gonullu olmasini istedi... Ben de oldum tabi ki...


Her veliden bazi seyler istediler... Kulahlar, misir patlagi, yeni yil sekeri, muz, uzum... ve cocuklarla birlikte 1 saat boyunca aktiviteler yaptik... Cok ama cok eglenceliydi... Valla sonra onlar tenefuse gittiler, cocuklardan kalan ne var ne yoksa biz yedik :)






Yeni yil icin okulda da bir organizasyon oldu tabi ki... Zeynep`in de bir parcasi oldugu sevgili ASHK Singers, Disneyland performasinin kucuk bir kismini burada da yapti... ASHK Singer`s grubunu parti baslamadan 15 dakika once siniflardan cagirdilar ve Zeynep`in bu anonsu duyunca siniftan beni cagiriyorlar gitmem lazim diye cikisini gormeniz lazim... Sanki solo performans yapacak  :) Aslan kizim benim, seninle gurur duyuyorum... Ama asil bence guzel olan, sevgili okul yonetiminin sahne aldigi ve `Santa Claus is coming to town` sarkisini soyleyerek, Santa Claus`u cagirdiklari bu bolumdu... Santa Claus geldi ve cocuklara tek tek seker dagitti...  


Macau yolcusu kalmasin geriye



Gunlerden 11 Aralik Pazar, sabah saatlerinde sevgili dostlarimiz Tuncay`lar ile Macau feribotunda bulusmaya karar verdik...

Guzel bir gunun bizi bekliyor olmasi gerekiyordu...

Saat 10`da bulusacagimizi soylemistik, ama biz biraz gec kaldik... HK istasyonundan Macau ferry`lerinin kalktigi limanin bu kadar surecegini nasil tahmin edebilirdik ki... basladik kosmaya. ve tabi ki emektar Maclaren bebek arabamizla... ama ne olduysa bir anda oldu, araba takildi ve Can arabadan firladi gitii. megersem Ilker aceleden baglamamis Can`i arabaya... Allah`im hayatimda boyle bir korku hatirlamiyorum... Araba bir yana Can bir yana uctu,,, Cocuk neye ugradigini sasirdi, tabi ki bizde... O anda aklim basima geldi, ya niye bu kadar kosuyoruz, bir sonra ki ferry bir saat sonra ona bineriz dedim, ve sonra biraz sakinledik... zaten ferry`de 10da degil 10:30daymis...

bulustuk ve bindik ferry`e... 50 dakikalik ulkeler arasi yolculugumuz basladi :)

HK nasil Cin`e ait ozel bir bolge ise Macau`da aynen o sekilde Cin`e ait baska bir ozel bolge... 99 yil Portekiz somurgesiymis... Hatta 1999`da Cin`e devir edilene kadar Macau dogan Cinliler Portekiz vatandasi sayiliyormus ( bir Cinli icin ne buyuk sans) Turk pasaportlarina vize istemiyor, ancak Turk`lere yapmadigini da birakmiyor... Tuna`nin kiz kardesi Tugce`de bizimle birlikteydi ve biz indikten sonra HK ID kartlarimizla 2 dakikada gectigimiz kapidan, kizin gecmesi tam 40 dakika surdu. kizi bir odaya almislar ve telefonunu tum whatsapp yazismalarini, tum fotograflarini tek tek kontrol etmisler. yanindaki paraya kadar sorgulamislar...

Turkiye`de tartistigimiz sacma gundem bir yana, dunyada artik 2. degil 3. sinif ulke vatandasiyiz haberimiz yok...

Macau. Cin`in kumar adasi, oyle ki zengin Cin`liler Los Angeles`a kadar yorulmasin diye, bir tane buraya kopyalamislar...

Asagidaki fotograflar her ne kadar 1 gunu cok guzel gecirmisiz gibi gosterse de, bence Macau girisine bir tabela asilmali ve cocuklar giremez yazilmali :)

Ben bunu saymiyorum. Macau`ya cocuklari uyutup, bir kerede buyukler olarak gelmeliyiz ve gercekten su meshur Macau neymis gormeliyiz bence :)



Aslinda ferry yolculugumuz cok guzel baslamisti, ancak Can`in midesi bulandi ve tum yolu kucagimda oturarak gecirdi... 


Neden emektar Maclaren dedigimi sanirim anladiniz... Yil 2011, 5 aylik hamileyken Amerika`da NY`dan almistik arabamizi , o zaman pembeydi kilifi, Zeynep tam 3 yil kullandi, ondan sonra Can oldu, baktik araba saglam degistirmeye kiyamadik. kilifini degistirdik, kullanmaya devam ettik. Buraya gelince Cin mali 2 cocukluk bir araba aldik ama 1 ay sonra kirildi (zaten 80USD`ye almistim) :) 

Donduk bizim emektar Maclaren`e... bu sefer baktik Zeynep yurumuyor, arkasina kaykay aldik... Sonuc olarak suanda 2 cocuk one, bir cocuk (Sarp) arkaya oturuyor.. Ilker`de saka maka iyi kas yapti cocuklari bu sekilde dag tepe yokus iteklemekten... 

Bu arabanin kirildigi gun kendisine 1 dakikalik saygi durusu yapacagim... :)




Macau`nun guzel kumarhane otellerinden birisi,,, ancak tabi ki de biz sadece lobisini gorebildik... :(



Ve bu da ufak bir Venedik simulasyonu yapilmis baska bir otelleri... Sevgili Tugce bugunden sonra evlilik ve cocuk planlarini 5 sene erteledi sanirim :)





Gun boyu simarmaktan helak oldular... Burasi da bir temple... icerde tanrilara armagan ettikleri meyveleri yemege calisip durdular... Hele Can `apple, apple` diye bir agladi ki, gorenler cocuga hic meyve vermiyoruz sanacaklar... :)




Bence gunun anlam ve onemini ve Ilker`in yorgunlugunu anlatan en guzel fotolardan biri budur :)


Solugu TGI Friday`de aldigimiz o son dakikalar ve ictigimiz bira ve kokteyler hic bitmesin istedigimiz dogrudur :)

1.5 aydir yazmadigima inanamiyorum...

Tembellige yer yok ama gercekten 10 Aralik`dan beri hicbirsey post etmemis olduguma inanamiyorum....

Bugun aslinda 27 Ocak 2017, ama ben 10 Aralik`dan itibaren neler olduguna dair tek tek blog yazilarini fotograflara bakarak eklemeye calisagim...Yasadigimiz hicbir an unutulmaya hak edecek kadar degersiz degil,... hepsi olmali bu blogda,,, ve yasamaya devam etmeli usulca...

Blog yazmamin bana iyi geldigini dun aslinda cok da uzak olmayan bir tarihten bir fotografa bakarken yeniden anladim... Kizlarla (Elif, Gunes, Gamze, Sinem, Gokce), Beytem hatirasi pozu cektirmisiz, dusunup durdum neydi o gun, niye o gun cektik diye... Sonra hatirladim, ben Can`a hamileydim ve ofisteki son gunumdu, sonra zaten donuste Beytem`e donmedim, Orjin`e yeni ofisimize dondum ve bu sadece 2 sene onceydi ama hatirlamak dakikalarimi aldi... Hele ki yillar gecince iyice unutulup gidecek hepsi, o yuzden daha yol yakinken devam etmeli yazmaya yazmaya yazmaya...

Gercekten soz ucuyor ama yazi kaliyor bu hayatta...

Sevgiyle.