Zeyno ve Can

Zeyno ve Can

13 Ağustos 2015 Perşembe

Meyveeciii


Zeynoya bir meyve yediremeyiz... Hatta öyleki öğretmeninin elmanın 1/4'ünü yedi diye evi aramışlığı var, o kadar görmemişiz :))

Can yemeğe başladığından beri her meyveyi veriyorum ona hatta üşenmiyorum meyve salatası yapıyorum... Bol bol yesin, herşeyi yesin :)








Betül Mardin'den kadınlara öğütler... Yazayım bir kenara unutmayayım:)))

1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.
 
2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.
 
3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini update et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.
 
4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)
 
5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.
 
6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!
 
7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesela benim babam, hiç düşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.
 
8. Olumlu olacaksın.
 
9. Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.
 
10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!!

9 Ağustos 2015 Pazar

Can'ım doğmuş, bugün tam 1 yaşında olmuş...



09 Ağustos 2014 Cumartesi günü sabahı nasıl da normal başlamıştı her şey… Benim kasıklarımdaki ağrı olsa olsa bir önceki günün yorgunluğu olabilirdi zaten… Akşama kadar ayakta durmasam koşturmasam olmazdı tabi ki… Ne olduğunu anlayamadığım bir anda düzenli sancılarım 2 dakikada 1’e düştüğünde, Boğaziçi Köprüsünün tam üzerindeydik…


Hastanenin acil servisinden kendimi nasıl içeri attım bilmiyorum… Doğuruyorum ben dediğimde, yüzüme alaycı bakan hemşirenin yüzü, az sonra gelen nöbetçi doktorun, “doğuruyorsun, çocuk gelmiş, sakın ıkınma, seni ameliyathaneye almak zorundayız” demesiyle, donup kalmıştı… 

Hatırladığım tek şey, henüz doğuramam, annem gelmedi daha diye ağlayıp durmamdı… ne ilginçtir, insanın gerçekten ihtiyacı olan her anda, aklına ilk annesinin gelmesi…


annelik, yaşadığım en yüce duygu… kadın olmamın, eş olmamın, kız olmamın, mektepli olmamın, okumuş olmamın, çalışan olmamın, müdür olmamın, tüm olmuşluklarımın önüne geçen unvanım…  bana ikinci defa yaşattırdın bu yüce duyguyu… ikinci defa çektim içime, hapsettim o cennet kokuyu… 


anneyim ben… avuçlarım senin ellerin için eldiven… kollarım senin yastığın… sesim sana ninni… kalbim senin kalbin… yeryüzünde cennetimsin sen… küçük adamım, koca yüreklim… 


Senin adın CAN… hayatımın CANı cananı olmak için geldin dünyaya… capCAN’lı günler getirdin bana… 

4 Ağustos 2015 Salı

Saçlarım şekil önümden çekil :)


Can'ın saçlarını Haziran'ın sonuna doğru Alanya'da kestirmiştik (Allahım ilk saç traşı ve ben tarihi hatırlamadığım için kendimi boğmak istiyorum şuan) :) 
Aradan 1 ay geçti neyseki uzamaya başladı... İlkeri bir telaş aldı, çok uzadı kestireyim deyip duruyor :))



Şorta bak hizaya gel


Çarşamba günü bizim semtin pazarı var... Mutlaka uğramaya çalışırım... Ne ne kadar organik bilemem ama taZecik herşeyi alırım...

Bu püsküllü şortu görünce dayanamadım... Büyüğünü bulamadım, kendime alamadım :)