Zeyno ve Can

Zeyno ve Can

28 Ekim 2014 Salı

Cumhuriyet kutlaması...



Bugün okulda cumhuriyet bayramı kutlamaları vardı o yüzden herkesten kırmızı beyaz giyilmesi istendi...

Okuld herkes boyalar ile bayrak yapmış, belli ki yine çok eğlenmişler :))


Araba yolculuğu mu aman kalsın :(

Can doğdu doğalı Ankaraya gidemedik, 28 ekim tatilini de fırsat bildik, hadi gidelim dedik...

İlker, Rusyadan akşam geleceği için vakit kaybetmeyelim ben sabahtan teyzeme geçeyim dedim, demez olaydım...

Şirketler yarım gün olunca, üstüne de Yağmur yağınca tam 2 saat sürdü yolculuk... Bu iki saatte 8 kere emniyet şeridinde mola vermek zorunda kaldık...

En sonunda zeyno bile isyan etti, bu Can niye ağlayıp duruyor anlamıyorum, benim de kakam var, ben ağlıyor muyum dedi :))) bu sefer de onun için durduk emniyet şeridinde ama benim terbiyeli kızım yapmadı kakasını yola :))

Zeyno uyuyunca yolda, yapmamam gereken birşey yaptım Can'ı ön koltuğa yanıma kilitledim, ondan sonra yola göz göze devam edebildik, tabi yine de bu kadar ağlamaya acıkan Can önce mamasını içmek için çektirdi bana arabayı, sonra gazını çıkarttırmak için, üstüne de son olarak kaka yapıp rahatsız olunca 8.kez durmuş olduk emniyet şeridinde...

2 çocukla hayat zor çok zorrrrr






27 Ekim 2014 Pazartesi

Okulumuzdan kareler

Yeni evle birlikte malum Zeyno'nun okuluda değişti, geçen seneki okulumuz Ark'dan çok ama çok memnunduk ama hiç fotoğraf göndermezlerdi... Tatlı öğretmenleri Esra kendi telefonuyla çektiği fotoğrafları ban bellekte verirdi...bu seneki okulumuzun facebook sayfası var, bir sürü fotoğraf yollamaya başladılar... Çok ama çok mutlu oluyorum kuzuyu okulda mutlu görünce :))


yoga dersi, nefes çalışmaları :))


Baskı çalışmaları

Seni gidi kirpi seni




İngilizce sanat dersi için kostüm yapıyorlarmış :))



Ve tabi ki boyama boyama boyama

Örüntü çalışması demişler ama ne demek gerçekten bilmiyorum :((


Ve ingilizce kitap çalışmaları









Halk ekmek günü

Bugün okulları Halk ekmek fabrikasına bir gezi düzenledi...



Eve geldiğinden beri anlatıyor...

Ekmeğin içinde un, su, tuz, maya vardır annecim diye :))

En çok su olmasına şaşırmış herhalde, sürekli anne su bile var içinde diyor...

Ekmek poşetiyle geldi bugün eve, aflyetle yedik birlikte :))


24 Ekim 2014 Cuma

Fikir küpü Zeyno

Bu akşam yemeğe misafirimiz var, evde bir telaş, çok kıymetli eski karşı komşularımız geliyor...

Zeyno ve babasının ilginç diyalogu;

Babası; bak zeyno, annen Can'a bakıyor, ablan etrafı toparlıyor, seninle ilgilenemezler
Zeyno: babaaaa, aklıma bir fikir geldi
Babası: nedir o?
Zeyno: sen benimle oynayabilirsin :))
Babası: kızım benim işim bitmedi, daha bilgisayarda çalışmam lazım
Zeyno: aklıma fikir geldi o zaman
Babası: nedir o?
Zeyno: ben de bilgisayarımla iş yapabilirim

Sonuç ektedir:


23 Ekim 2014 Perşembe

Uyku eğitimine az kaldı...

Zeyno ve Can birbirinden o kadar farklı ki, Can bildiğim kitabı bana yeniden yazdırıyor resmen...

Uyku eğitimi 3.ayda başlayacak biliyorum, o günler biran önce gelsin istiyorum, uykusuzluğa dayanamıycammmmm:(( 


Saatler geçmez derken ömür geçiyorrrrr

Akşam 5-7 Can'ın krizleri, ardından Zeyno'yu önce yedirme telaşı, ardından biraz vakit geçirmece, gün aşırı banyo, üstüne uyurken 2 tane kitap derken, Zeyno'yu uyuturken ben de bayılıyorum...


Can neredeyse artık beni emmeyi bıraktı :(( 

ama madem Zeyno'ya 7 ay sağıp verdim sütümü, Can'a vermezsen hak geçirmiş olurum... Bu nedenle gece dahil olmak üzere 2-3 saatte bir 20 dakika süt sağıyorum ve resmen helak oluyorum... Saat şuan 21:45 ve her akşam olduğu gibi uykusuzluktan geberiyorum... Can'ın 23-24:00 civarındaki uyanmasına kadar en uzun ara bu, acilen uyumalıyımmmmm...




Akşam 5-7 nöbetleri

Doktor kontrollerimizde Zekai dedemiz Can gazlı bebek değil diyor... 

Ne oluyor anlamıyorum, ortalama gün aşırı akşam 5-7 arası bir ağlama krizi oluyor... Öyle ayaklarını kendine çekmiyor, dolayısıyla gaz sancısı olmadığını düşünüyorum aslında, ama ne olduğunu gerçekten anlamıyorum... Beni perişan ediyor, kendi perişan oluyor... Kucakta hababam iki ileri bir geri gidip duruyoruz, bebeği kucağa almayın, kucakta uyumaya alıştırmayın nameleri kulaklarımda çınlayıp duruyor ama o kadar çok bağırıyor, o kadar helak ediyor ki kendini, bu haldeyken onu yatakta uyutmaya çalışmak mümkün değil...

Nedir bu kriz hali anlamıyorum... Artık bir düzene girelim ne oluurrrrrr


22 Ekim 2014 Çarşamba

Aşık Zeyno

Bu sabah yine sınıf arkadaşları ile ilgili sorular soruyordum onu okula bırakırken. Zeyno sürekli kızların ne yaptığını anlatır, hiç erkeklerden bahsetmez.

Zeyno dedim hiç erkek yok mu sizin sınıfınızda, var dedi, Enis,Kerem, Arda

Sırf ağzından laf almak için annecim Arda çok yakışıklı değil mi dedim
Anne,Kerem daha yakışıklı, ama kimseye söyleme, bu aramızda sır dedi :)))

İlkerle benim 5 yaşında anasınıfında tanışmış olduğumuz düşünüldüğünde, 3 yaşındaki bu aşkı yabana atmamak gerek :)

20 Ekim 2014 Pazartesi

Yemek konusunda ilerleme var

Kendi kendime nazar değdirmeyeyim, buara yemek konusunda biraz ilerleme var gibi...o yüzden hemen paylaşayım dedim... Taktiğim biraz iş arkadaşım Damla'ların pedagogunun tavsiyeleri, biraz Beyza yengemizin metodu :))

İlker malum sürekli yurtdışında, o yurtdışında olduğu zamanlar daha güzel uyguluyorum metodu, o varken Zeyno nazlanıyor...

Akşamları mutlaka birlikte sofra düzeninde oturuyoruz...
İpad yokkkkk....
Çorba ile açılış yapıyoruz... 5 kaşık kuralımız var... Önce kendi isteği ile içmesini bekliyorum, eğer içmezse kozumu oynamaya başlıyorum...

Zeyno makarna/pilav yemek ister misin?
Evettttt
O zaman 5 kaşık içilecek bu çorbadan
Hayırrrrr
O zaman makarna/pilav yok...
Anneeee 1 kaşık içerim bak sadece...
Tamam 3'de anlaşalım
Tamammmmmm

Not: tabiki 3 değil, en az 5 kaşık içiliyor çorbadan, yok bu yarım oldu sayılmaz, görmedim ne zaman içtin gibi oyunlarla kasenin dibini yalatıyorum... Sonra tabiki ödülü makarna/ pilav geliyor...

Sabahta sevdiği bebe bisküvisini sona saklama oyunuyla 1 yumurtasını yediriyorum, ama ne yalan söyleyeyim genelde sabahları ipadi açmak zorunda kalıyorum, çünkü genelde okula geç kalmış oluyoruz ve daha fazla gecikmemek için hızlı hızlı yemesi için ipadden yardım alıyorum...

16 Ekim 2014 Perşembe

Dediğim dedik öttürdüğüm düdük :(((

Sabah uyandırmak bir mesele... Sabahın köründe çalar saatim Can kalkıyor, hayat başlıyor... 1 saate yakın süren emzirme savaşı, sonrasında süt sağma telaşı (ben evden okula çıkınca, süt krizine girerse diye)

Can'ı halledip bir kenara koyunca başlıyor Zeyno telaşı... Uyandırmak bir dert, yumuşak davranıp hadi kızım diye seslensem mümkün değil uyanmıyor... Hadi hadi hadi diye acele ettirsem tepesinin tası atıyor, 2 lokma ettiği kahvaltıyı etmiyor... Gözü kapalı giyiniyor, sonra saçımı yaptırmam tantanası başlıyor... Şanslı günümdeysem kafasına bir toka takabiliyorum...

Evden çıkmak mesele... Kardeşine yapmadığını bırakmıyor... Yanından ayrılmıyor... Damarına basınca ben okula gitmiycem ki diye üste çıkıyor, tatlı dille ikna edip evden çıkmaya hazır olduğumuzda saat 9'u geçmiş oluyor :(( ilk ders jimnastiği kaçırıyoruz haliyle... Her gün okul kapısında "sor bakalım bugün anneler okula girebiliyor mu" diyalogumuz gerçekleşiyor... Zeynep hayır cevabını alıyor beni kapıdan uğurluyor...

Okulda uyusa bir dert uyumasa bir dert, bu iş ne olacak bilmiyorum :((

Öğleden sonra almaya gittiğimde öğlen uyuyup uyumadığını anlıyorum gözlerinden...

Öğlen uyuduğunda akşam yatması 10'u geçiyor, uyumadığında daha yolda eve gelirken uyumaya çalışıyor gözlerini kapatıp...

Bugün okuldan onu almaya gittim, hadi dedim kütüphaneye gidelim yine... Daha arabaya binmeden başladı markete gidelim, ben çikolata istiyorum krizleri... Kütüphanenin otoparkında krize girdi, ben buraya gelmek istemedim ki, markete götür beni diye... Bulduk market aldık çikolatayı okulun içinde, sonra gittik kütüphaneye, yarım saat sonra çikolata krizi yine geldi, ben de senin kitap okumaya gönlün yok deyip, çıkardım oradan... Arabaya binene kadar ağladı ' çikolataaaaa' diye, arabaya bindik, daha kontağı çevirmeden uyudu :))

Eve geldik uyanmadı..

Saat şuan 20:10, iki kere ağlayarak uyandı, hıçkıra hıçkıra, sonra yine kollarımda uyudu... Ahhh bir çikolata yüzünden, resmen içlendi çocuk...içime de oturttu benim :((( 






15 Ekim 2014 Çarşamba

Masalcı prenses

dünyanın en güzel masal anlatan prensesi Zeyno'dur :)) evvel zaman içinde kaptur zaman içinde :)))

Can bebek 46. gün anısına...


Can bebek malum çok acele geldi dünyaya, fotoğrafçımız yetişemediği için ne yazık ki bir doğum çekimimiz olamadı... 


Doğumun olduğu gün biz tesadüf Göztepe parkında doğum öncesi fotoğraf çekimi yaptırıyorduk... Sancılarım artınca oradan hastaneye gitmiştik ve doğum gerçekleşmişti...  Daha sabahtan biraz ağrım başlamıştı, bilememiştim bunların doğum sancısı olduğunu... Gün boyu süren ağrılarım biraz stres yapmış bende herhalde, 2 saat süren doğum öncesi çekimimizde 1-2 güzel pozumuz var sadece,tüm fotoğraflarda solgun ve yorgunum...

Doğumdan sonra, taşınma telaşımız, 2 çocuklu hayata alışma dönemimiz derken, fotoğrafçımız ile bir iletişim kuramadık, ben hadi yeni doğan çekimini yapalım dediğimde, bu sefer o müsait olamadı :(


Yeni doğan çekimini yaptıramadan kalakaldım ortada... Zaten hastanede doğum çekimimiz olamadığı için çok üzülmüştüm. Ne olursa olsun, yeni doğan çekimini atlamak istemiyordum, Zeyno'ya yaptıramadığım için çok pişman olmuştum çünkü... 

Doğumun hemen arkasında, hastane odasında yapılan çekimlerde çocuk daha çok şiş oluyor, anne yorgun oluyor, hiç birşey anlaşılmıyor bence...

Aradım Nazan Demiryürek'i, yapalım Can'ın yeni doğan çekimini dedim, sağolsun kırmadı beni,
Can bebek tam 46 günlükken, 24 Eylül tarihinde, kamerasından bu güzel kareler çıktı... 


Eline sağlık Nazan, çok güzel  bir anımız oldu sayende... Darısı çocukların yaş günlerine inşallah...


https://www.facebook.com/DemiryurekNazan











Canımmmmm


Zeynoyla dün oyun oynarken göğsüme öyle bir çarptı ki :( banyoda sıcak su değdiğinde bile neredeyse ağlayacak hale gelen ben, resmen beynimden vuruldum bu darbeyle :((

Canımın yandığını anlayan kuzum öyle bir sarılıp öptü ki beni, gerçekten anladı acımı, içimin yağları eridi ;))

Can Yücel'in bu sözünü çok sevdim, benim dünkü hislerime tercüman oldu :))

14 Ekim 2014 Salı

Peki acıyan göğüslerim ne olacak :((

Saat şuan 04:47, bu gece 4. Uyanmamız :((

Saat 4'de kalktı, ve hala uyumadı...gece biberon aramıyor, beni emiyor Allahtan, ama tut bırak tut bırak, canıma okudu, ilk günler yara olan göğüslerim epeydir iyiydi ama 2 gündür verdiğimiz emzirme savaşlarından yine haşat oldu, göğsümdeki kahverengi kısım, bildiğin kırmızı resmen, canım o kadar acıyor ki :(( acaba her göğüs emzirmeye uygun yapılmamış olabilir mi? belki de ben emzirmek için yaratılmamışımdır :(

İlk günler yara olunca göğüslerim, eve gelen hemşire, medacassol, garmastan, e vitamini, lanolin, zeytinyağını karıştır sürekli sür demişti, epey fayda etmişti, yine başlayacağım bu karışımı yapmaya yarın sabahtan...

Çevremde herkes emzirmenin ne kasar güzel bir duygu olduğunu anlatıp duruyor, benim için resmen can acısı :(( 2 ay oldu, hala nasırlaşamadı, her emzirmede canım yanıyor :((

Kendime 1 hafta süre veriyorum, eğer bu yoğun emme sürecine rağmen yine de nasırlaşmazsa göğüslerim, vazgeçeceğim bu emzirme işinden, sağıp biberonla vereceğim anne sütümü, hem OburCan'ın istediği olur, hem bende canım acıyor diye strese girmem...

Saat 04:53, sanırım uyudu, hemen yatmalıyımmmmmmm


Ailemizin yeni üyesi : OburCan

Aile arasında Can'ın yeni adı OburCan oldu, doymak bilmez arsız oğlum benim :))

Bugün tüm itirazlarıma rağmen annem mandalina verdi ağzına, löp löp nasıl çekti suyunu, hiç yüzünü bile ekşitmedi... Hatta sonra ben emzirmeye çabalarkende mememden mandalinayı damlattı, hırslı hırslı çekti beni :)))

Eskiden çocuk memeyi emsin diye lokum sürerlermiş, bende mandalina koyucam göğsüme...;)))

Can gazlandıkça annemin verdiği birkaç kaşık rezeneyi saymazsak, oburCan'ın tanıştığı ilk tat mandalina oldu:))

Emzir(eme)me savaşları

Dün Zekai dedemizden paparayı yedik, Can emecek, sütünü sağma, 2 gün dayan, bırak ağlasın, aç kalsın, ama sonunda seni emecek dedi, dün 12-17 arası 5 saat ağladı, ağlamaktan katıldı, sonunda biberonu verdik :(

Geceyi iyi geçirdik, ben 2 saatte 1 defa emzirdim yatağına koydum, biberon istemedi, biberonla 3 saat uyuyordu, böyle en fazla 2 saat uyuyup uyandı aöa razıyım buna, sabahtan öğlene kadar da iyi geçirdik zamanı, ama 2'de artık çıldırdı, katıldı, resmen ağlamaktan sesi kısıldo :(( dayanamadık dolaptaki sağılmış son sütümü verdik :((

Akşam zeynoşu okuldan alıp, sarıyere sahile indik annemlerle, önce biraz emdi beni ama sonra bastı yaygarayı, biberonda kalan son süt kırıntılarını verdik, eve geldik uyuyordu, akşam uykusuna yatmış olduğunu düşündüm, vakit kaybetmeden sütümü sağdım( ne olur ne olmaz 1 seanslık acil durum sütüm olsun diye) sütü sağdım, çattt uyandı :(( mememdeki tüm sütü sağmış olduğum için mecbur biberonu verdik :((

2 günü tamamlayamadıl, ben yufka yürekliyim annemler benden daha fena, bu işi en iyisi annemler gidip yanlız kalınca halletmek...

Yarın annemler Eyüp Sultana gidecekler, hayatımda ilk defa bende gideceğim onlarla, sahip olduklarıma şükretmek ve oğlumun beni emmesine dua etmek için...


13 Ekim 2014 Pazartesi

Parmağım çok lezzetli

Zeynoya emzik verdim hayatım kurtuldu, o kadar kolay uyudu ki... Mamasını yedikten sonra yatağına bırakıyordum, emziği veriyordum, 5. Dakikada bayılmış oluyordu :)) sonradan uyuma süreleri biraz arttı ama yine de emziği sadece uyurken verdim ve gerçekten çok rahat ettim, geçen yılda öğretmeni Esra ile birlikte bir kamera oyunu ile bıraktırdık ona emziği.

Can pek emzikçi değil, obur oğlum memeden süt gelmeyince sinirlenip atıyor emziği :)) 

Parmağını keşfetti daha yeni, cakkıdı cakkıdı parmak emiyor arada bir :))


Kucakçı Can


Zeyno'nun mama sandalyesi artık Can'ın, ama hiç sevmiyor paşam oturmayı :(

Can çok kucakçı, Zeynep kucak sevmezdi, ya uyurdu, ya da bu mama sandalyesinin üstündeki oyuncakları seyreder dururdu :))

Can bey malum zaten uyumuyor, mama sandalyesinde de daha 5 dakika duramadı bile... İyice kucakçı olacak diye korkuyorum :(( kucağa alışırsa ne yaparım ben, hadi şimdi 5 kilo, iki ay sonra bu hızla olur 10 kilo, belim zaten haşat, artık iyice mahvolurum :((

Can, 2 ay doktor kontrol notlarimiz

Bugün Can bebeğin 2. Ay kontrolü için doktor Zekai dedemize gittik...

Can paşa, 3.500 gr'dan 5340 gr olmuş ve boyu da 58 cm olmuş (maşallah diyelim) malum Zeyno hep geriden gittiği için Can'ın önde olması garip geldi bize... Gittiğimizde bezinde çok yoğun kaka vardı, uygulamalı olarak gördü kakasının neye benzediğini ve miktarının ne kadar olduğunu, adamcağız tam kakayı temizlerken de, Can bey tüm gücüyle sular seller gibi işedi Zekai dedesinin üzerine :))) adamcağıza zaten gönül borcumuz vardı, bir de gömlek borcumuz oldu :)))

Beslenme ritüelimiz şu şekilde: Can bebek beni emer( en fazla 5 dakika), sonra bir önceki seferden sağdığım sütü içer (90-100ml), akşam üstü saatlerde özellikle yatmaya yakın doymaz, 120-150ml arası mama içer, sonra akşam uykusuna dalar...

Gündüz uykusu neredeyse yok denecek kadar az...

Gece de ortalama 2-2,5 saatte bir kalkar biberonla sağdığım sütü içer, ve uykuya devam eder, sabah 5'de kalkar ve gündüz ritüeli başlar...

Zekai bey beslenme düzenimizi yanlış buldu, 2 gün dayan ağlat bu bebeği seni emmesini sağla dedi, ben anlattım çok ağlıyor, ağlamaktan katılıyor, biberon vermeden susmuyor dedim, ama Zekai bey, en fazla 2 gün süreceğini düşünüyor, ve 2 günde merak etme hiçbirşey olmaz diyor... Tüm ağlamalarına diren, memenden başka hiçbirşey verme, mutlaka seni emecek ve sütün de bol bol gelecek diyor...

Bugün bunu denedik, akşam saat 5'e kadar artık resmen ağlamaktan çatladı, gözyaşı akamayan gözleri kıpkırmızı oldu, içini çekmekten helak oldu... Saat 5'de 60ml mama verdik, tabi ki yetmedi :( mamadan sonra tekrar mememi verdim, deli gibi ağladı...

Saat 7 civarı 60ml daha mama verdik ama yine yetmedi, buarada uyanık olduğu her an ben sinirlendirmeden mememi teklif ettim, ama ya hiç emmedi, ya katılarak ağladı, ya da 2 dakika maksimum emdi :(

Bu gece boyu yine sürekli emzirmeye çalışacağım, ama nasıl olacak bilmiyorum, zaten dün gece Zeyno yüzünden tüm gece ayaktaydık, saat şuanda akşam 10, ama Zeyno hala uyumadığı için odama gidemiyorum :((, bu kadar uykusuzluktan sonra bu gece nasıl dayanıcam bilmiyorum :((

Zekai bey, Can'ın çok acıkmasını beklemeden memeni ver dedi, ama Can, Zeyno gibi değil, uykusunda emmiyor, uyanmasını bekleyince de zaten çok acıkmış oluyor :((

Bakalım bu biberondan vazgeçmeyi başarabilecek miyiz? Annem burdayken, bu işi becermek istiyorum, Allah'ım sen bana güç ver...

Can'ın uykusuz bir çocuk olduğunu söyleyince de, uyku işinin tamamen şans olduğunu söyledi Zekai dedemiz, şuanda gündüz sabahtan 1 kere 45 dakika, öğleden sonra 1 kez 45 dakika veya günde 1 kere 1,5 saat uyuyor ise, korkulacak birşey yokmuş, eee şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım, Can'da gün içerisinde toplasak 1,5 saat uyuyordur, ama parça parça tabi ki...

Can bebek koca bir maşallah aldı Zekai dedesinden, ama 2 gün ağlat sonra kendin rahat edeceksin sözleriyle uğurladı bizi muayeneden...

Gece uykuları da 3. Ayda uzayacakmış, şuanda gece 1 kere 3-3,5 saat uyur, ondan başka hep 2 saatte 1 kalkabilir dedi( biz aynen boyleyiz) 3. Ayda gece bir kere 4-6 saat uyuyacakmis, diger uykulari da en az 3 saat olacakmis, insallah diyelim, bu uykusuz geceler bitsin artik...

1'de takılan Zeyno :))

Ben solağım, İlker sağlak, ancak o kadar garip bir kalem tutuşu var ki, bu kıza düzgün kalem tutmayı kim öğretecek bilmiyoruz :((

Bu hafta okulda 1 sayısını çalışmışlar, öğretmeni haftalık bilgilendirme dökümanına, Zeynep 1 sayısını tersten çiziyor, bu sebeple pekiştirmelerimiz devam edecek yazmış :)

Aman Allah'ım daha 1'de takıldı çocuk, bu iş nasıl olacak bilmiyorum :))



12 Ekim 2014 Pazar

Zor gece volume 1

Zeyno geleneksel kış hastalıkları sezonunu haftasonu itibariyle açtı :(( önce öksürük ile başlayan süreç, cumartesi gece yüksek ateşe çevirdi, tüm pazarı ateşle geçirdi ve gece zangır zangır titreme nöbetleriyle bizi yine çok korkuttu :(

Aplasının(!) huzursuzluğunu anlayan Can'da geceye gaz sancısı ile katıldı :(( 
Gaz sancısına ara ara hapşırık ve bazende çok acı ses ile birlikte gelen öksürük eşlik etti :(( aldı beni bir telaş acaba Can'ı hasta mı ettim diye :( Zeyno'yu oyalayıp Can'a yaklaştırmamaya çalışıyorum ama Zeyno benim tepemden inmiyor, ben Can'ın yanından ayrılamıyorum, dolayısıyla arada doğal taşıyıcı konumdayım :((

İki çocuğun zor olduğu ilk gecemizi yaşadık :(( 


11 Ekim 2014 Cumartesi

Uyku hali

Zeyno tıpkısının aynısı babası malum, çok uğraştım Can'ı bana benzesin diye :))) ama yok bu da olmadl, her huyu aynı İlker :))

Bu uyuma şekli nedir yaaaa :))


9 Ekim 2014 Perşembe

2 ay geride kaldı bile

Büyüklerin bir sözü var, dünyaya gelen büyüyor diye gerçekten ne kadar küçük gelmiş olursa olsun dünyaya Can'da büyüyor işte...dün 2. Ayını doldurdu.

Zeyno'dan o kadar farklıki, daha şimdiden belli...

2.ay itibariyle aklımda olanları not etmek istedim...

En belirgin farkları; Zeyno emmiyordu, Can uyumuyor...hangisi daha zor tartışılır :))

Yani Can'da tam olarak emmiyor, beni yine süt sağma makinasına bağladı, ama hiç emmiyor değil, en azından mememi ağzına alıp 5-10 dakika oyalanıyor ve sonra sağdığımda hiç emzirmeden sağdığımda aldığım sütten çok daha az çıkıyor, demekki canı isteyince emiyor Can bey, ama canının istediği anı bulmak önemli, mesela eğer çok acıkmışsa kesinlikle mememi almıyor, memem az geliyor diye sinirleniyor, resmen kavga ediyor :)))

Can uyumuyor dedim ama yine emme sorunundan bahsettim, benim çocuklarımın benzerlikleri ikisi de beni tam olarak emmiyor :((( Zeyno sıfır emdi, Can 10 üzerinden 3 emiyor diyelim :(((

Can uyumuyor, görenleri hayrete düşürecek kadar uyumuyor, genelde gündüzü hep ayakta geçiriyor, Zeyno biberonla beslenirdi ve uykuyu mayalaya mayalaya uyurdu, 48 saate yakın gözünün açılmadığını bilirim Zeyno'nun, ben sütü sağıyordum, annem daha uyanmadan biberonu veriyordu, Zeyno uyanmadan uykuya devam ediyordu... Can ise gün boyu kısa kestirmeler halinde uyuyor, mesela emerken mememde 10 dakika, biberondan sonra yatakta 5 dakika, omuzda gezdirilirken, omuzda 10 dakika gibi ve pozisyon değiştirdiğin anda çığlık kıyamet...

Can felaket ağlıyor, artık boğazı patlıyor, sesi kısılıyor, henüz gözyaşı yok ama o gözler kıpkırmızı oluyor, resmen içini çeke çeke ağlıyor, Zeyno'da böyle ağlama krizleri hiç hatırlamıyorum...

İkiside çok güzel gülüyor :))

Zeynep masaj severdi, Can pek sevmiyor, hele ki ağlarken masaj yapmaya çalışmak kabus, sesi daha da yükseliyor :((

Zeynep su delisiydi, günde 2 defa banyo yaptırırdık, hatta ağlayınca sakinleşsin diye banyoya soktuğumuz zamanları hatırlıyorum, Can ise sudan korkuyor, banyo yaptırmak çok zor, girmemizle çıkmamız bir oluyor, yüzüne su geldiğinde çığlık kıyamet, banyodan sonra tüm giydirme süresi boyunca ağlıyor, o yüzden yağlama ve masaj bölümü neredeyse 30 saniye içinde yapılıp bitiriliyor :))

Zeynep yüzükoyun kesinlikle yatmazdı, Efe kafasını 2. Ayda kaldırmaya  başlamıştı, Zeyno 4-5 ay hiç kaldıramadı, zaten 10 aylıkken emekledi, hatta biz babası gibi emeklemeden yürüyecek herhalde diyorduk, yürümeden önceki ayında az da olsa emekledi ( bebekken hiç yüzükoyun yatmayan Zeyno, şimdi hep öyle uyuyor) :)) Can ise seviyor karın üstü yatmayı, sanırım onu rahatlatıyor, ve kafayı horoz gibi sımsıkı tutuyor daha şimdiden...

Zeynep çok iştahsız bir çocuktu daha o zamandan belliydi, Can biraz obur, beni emiyor, sütümü içiyor ama yine de mama desteği de veriyoruz ( günde 5-6 ölçek), şimdiden gıdısı çıktı bile, mama işini minimumda tutmak için çok uğraşıyorum...

Aklıma gelenler şimdilik bunlar, bir elin 5 parmağı var, her biri birbirinden ayrı, benim çocuklarım da öyle işte :)))



2 Ekim 2014 Perşembe

Çiş kazaları

Daha Can'ın bir pipili olduğuna alışamadık :)
Altını açar açmaz fıskiyeyi açıyor, her tarafı çiş yapıyor...

Duducum çok söyledi, yanında bir peçete hazır bulunduracaksın, altını açar açmaz pipinin üstüne kapatacaksın diye ama daha alışkanlık haline getiremedik... Evde yaşayan herkes Can'ın fıskiyesinden nasibini aldı :)))

Uyku mu, neden ki?

Uyku ile arası olmayacak bu Can'ın belli :((

Geceleri ortalama 2 saatte 1 defa uyanıyor... Oysaki şuaralar kesintisiz 4 saatlik bir ara vermesi lazım bana...

Gündüz ise uyku hiç yok... Resmen kendi de helak oluyor, bizi de helak ediyor...

En derin uykusu 30 dakikayı geçmiyor... Genellikle emerken memede uyuya kalıyor, yerine koyuyorum ve 5 dakika geçmeden uyanıyor...

Memende süt kalmayınca, Can'da deli gibi ağlayınca mecbur mamayı veriyoruz bu sefer... Önce beni emen, ardından mama içen Can'a bu sefer fazla geliyor ve başlıyor ıkınıp sıkılmaya, önce kaka yapıyor (şuaralar günde 3-4 kere), ardından da genelde kusuyor :( Kusunca hıçkırık tutuyor, hıçkırınca yine emzirmeye başlıyorum ve aynı döngü yeniden başlıyor :(((

Resmen bilinçsiz bir çocuğum var... Evladım, midenin alabileceği kadar içip, şöyle derin bir uykuya dalsan olmaz mı Can'ım yaaaa...

Mutfakta Zeyno var...


Balık sezonunu açtık, haftada en az 2 gün balık yemeğe çalışıyoruz bu aralar...

Bugün akşam söylemesi ayıp, yemeğimiz Hamsi tava :)

Zeyno illa ben yapıcam balıkları dedi... Ablası ile girdi mutfağa...
Birlikte una buladılar balıkları... Tavaya dokunmamaya söz verdi, balıkları çevirmek istedi...

Bu önlüğü, Zeyno'ya geçen sene Floransa'dan almıştım... Çok tatlı olmamış mı:))

Bugünün okuyanı yarının lideri


Çok okuyan annenin çok okuyan kızı olsun Zeyno diye elimden geleni yapıyorum... Artık kitaplarımı zı ev almıyor :)

Haftasonları D&R'a gidip, çocuk kitapları bölümünde kaybolmak bizim için önemli bir etkinlik haline geldi... En sevdiklerimiz Kanyon ve İstinyepark D&R... İkea çocuk masası ve sandalyeleri koymuşlar, istediğimiz kitabı gidip okuyoruz...  Sonra hepsini yerlerine kaldırıyoruz... Bu D&R ziyaretlerinde fark ettim ki, Zeyno aslında hiç de benim beğendiğim kitapları beğenmiyormuş... O günden sonra, internetten kendi kafama göre sipariş vermeyi bıraktım... Artık Zeyno'nun hoşuna giden kitapları alıyoruz...

Epeydir aklımdaydı, Zeyno'yu gerçek bir kütüphaneye götürmek istiyordum... Ben kütüphanelerin o sessiz,  kitap kokan hallerini çok severim...  Bir matbaacı kızı olarak, hala kağıt gazete okumayı, internetten gazete okumaya tercih edenlerdenim...



Okuldan sonra, Koç Üniversitesi Kütüphanesi'ne gittik Zeyno'yla... İçerisinde camekanla kapatılmış bir çocuk kitaplığı alanı var (çocukların sesi, etraftakileri rahatsız etmesin diye)... çok ama çok renkli ve güzel bir yer... Bizden başka da kimsecikler yoktu... Biz de ana kız okuduk kitaplarımızı. biraz minderlerin üzerinde yaramazlık yaptık, en kısa zamanda tekrar gelmek üzere kütüphaneden ayrıldık :))





1 Ekim 2014 Çarşamba

Kardeş kıskançlığı

Nerden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum… Kendi masalımı düşünüyorum da, 1,5 yaş fark olan kardeşimle kedi köpekten farksızdır. Aslında o ilk doğduğunda, ben pek anlamamışım, kardeşim deyip onu sürekli seviyormuşum, pek öyle kıskançlığım olmamış, ama bizde asıl kıskançlığı aramızda 2 yaş fark olan kuzenim Ceren yapmış. Ben doğmadan önce teyzesinin bir tanesi olan Ceren, ben doğunca resmen krize girmiş, bana yapmadığını bırakmamış, bir dakika yalnız bırakmıyorlarmış bizi… Ceren kafama çok vurmuş, hatta şimdi dalga geçer, kafana çok vurdum, sen ondan böyle akıllı oldun diye…

Cem ve benim kedi köpek masalımız ise biraz büyüyünce başladı… Özellikle de ergenlik yıllarımızı düşünüyorum da, ben çıkıp gezmek istiyordum, Cem ise ben evde oturayım diye, öğrendiği kungfu taktiklerini üzerimde deneyip, bacaklarımı resmen morartıyordu, sonra da giy bakalım o eteği şimdi deyip benimle dalga geçiyordu…kapri pantolonun ilk moda olduğu yıl, o dar pantolonu giyiyorum diye her seferinde kavga çıkartıyordu… denizden çıkmadan hemen önce havuz başında havlu ile beklediği günleri bilirim J Evlendim de, o da bende rahat ettik valla J

Şimdi ise şu hayatta, herkes bir yana Cem bir yana benim için… İnsanın her başı sıkıştığında arayacağı ilk kişi kardeşiymiş, bunu Zeynep’ten önce düşük yaptığımda bizzat kendim yaşadım ve gördüm…  

Gel gelelim Zeyno ile Can’ın masalına… Çok ama çok okudum, çok araştırdım, Can doğduğunda Zeyno’nun psikolojisi nasıl etkilenecek, ona nasıl davranmalıyız diye… hatta bir ara bizimle yatmayı alışkanlık haline getirdiğinde, ona bile engel oldum ve eski alışkanlığına (kendi yatağında yatması) çok zor olmasına rağmen geri döndürdüm (çünkü bebek doğduğunda hep beraber yatağa sığamayacağımız için, onu o zaman odasına göndermek çok daha zor olacaktı).


Ben ne kadar okumuş olursam olayım, Can’ın doğduğu ilk hafta resmen dünyamız tepetaklak oldu… Zeynep’i kardeşi olacağına dair çok hazırlamıştım, ona bir sürü kitap okumuştum, özellikle favori yazarımız Ayşen Oy’un Aramıza Girme kitabı son zamanların favori kitabı olmuştu, ama her çocuk kendi masalını yazıyor… Zeynep ve Can’ın masalının ilk haftası çok zorlu geçti… Kardeşi olduğunda direkt onunla oyunlar oynayacağını düşünen Zeyno için, eve geldiği ilk günler sürekli ağlayan, annesinin memesinden düşmeyen bu bebek tam bir hayal kırıklığı oldu… Onu nasıl seveceğini bile bilmiyordu... Zeynep’in her yaptığına dur yapma, dikkat et diye bağırıp duruyordu herkes (arada bir ben bile)… Sonuç olarak bu Zeynep’i daha da asileştirip hırçınlaştırdı… biz ona yapma dedikçe, o inadına yaptı… Mesela elini öpmek için, kafasının üzerinden Can'ın üzerine abanıyordu, kızım kafasına dikkat et diye panikle bağırınca da, ama anne elini öpmek istedim diyordu… Acaba gerçekten bilmeden mi yapıyordu, yoksa biz ona 100 kez kafasına sakın dokunma dedik diye inadına mı yapıyordu, hiçbir zaman bilemeyeceğiz… Ama çok geçmeden şunu gördüm ki, dur yapma, aman dikkat et, kızım ne yapıyorsun sen uyarıları hiçbir işe yaramıyor, bir kere öpüp gidecekse, dikkat çektiğini anlayıp, 10 kez yapıyordu… Sonunda durumu kontrollü bir şekilde görmezden gelmeye başladım… şimdi Zeynep kardeşini sert bir şekilde öpmeye çalışınca (yumuşak öpmeyi bir türlü beceremiyor), ne sert tepki verip dur ne yapıyorsun diye kızıyorum, ne de aşırı tepki verip, aman da aman kızım da kardeşini öpermiş diyorum… Gayet doğal davranıp, hiç onunla ilgilenmiyorum… İlgili çekmediğini anlayan Zeynep, bir kere öpüyor ve oyununa devam etmek için uzaklaşıyor…


Gel gelelim iki çocuklu hayatın zorluklarına... En zoru ikisini de aynı anda mutlu etmeye çalışmak herhalde... Can çok uykusuz bir çocuk, sabah Zeyno okulda oluyor ama ben bir an bile dinlenemiyorum, çünkü Can en fazla 30 dakika uyuyor. Gören kimse inanamıyor, daha 50 günlük bir bebek bu kadar uykusuz ayakta kalamaz diyorlar... Zeyno okuldan gelince, Can tabiki ayakta ve ilgi istiyor oluyor, ben ne yazık ki onunla ilgilenmeye devam ediyorum... ama aklımda sürekli Zeyno'yla ilgilenemiyor olmanın vicdan azabı :(

Zeyno o saatlerde ablası ile oynuyor... Çocuk baktı ki, benden ona hayır yok, sıkı sıkı sarıldı bakıcı ablasına (onu da Can'a kaptırmayalım diye) :)

Tüm gün ayakta olan Can, artık 8'e doğru uykusuzluktan bayılıyor, hemen Zeyno ile yemek yiyoruz ve onunla oynamaya başlıyoruz... Tabi ben resmen haşat halde oluyorum... O yüzden bir an önce uykuya geçsin istiyorum,,. ama büyüdükçe saat 8 olan uyku saati, 10'a doğru çıkmaya başladı, bazen yatması 11'i buluyor... Okulda uyusa mı uyumasa mı bilemiyorum... Okulda uyuduğunda akşam çok zor uyuyor, uyumadığında ise evde huysuz ve hırçın oluyor... Sonuç olarak o uyuyana kadar ben resmen helak oluyorum... Ve 11 civarında Zeyno uyuduğunda, bu sefer Can tekrar uyanmaya başlıyor :) ve sabaha kadar tekrar ortalama 2 saatte 1 defa uyanarak gecemiz devam ediyor... Okuduğum kitaplar bu zamanlarda artık 3-4 saatlik uykuları olması gerektiğini söylüyor ama Can için bu süre imkansız bir süre... Diyorum ya, her çocuk kendi romanını kendi yazıyor :))

Can ve Zeyno'nun birlikte oynayabileceği günler bir an önce gelsin istiyorum artık...



Can'ın olan herşey Zeyno için çok kıymetli...  Zeyno'nun bu eski oyun halısında şimdi Can yatıyor, ama tabi Zeyno izin verdikçe :)))

Bir de Zeyno'nun kaldırdığım eski kitapları vardı, yeni evimizde Can'a oda yapınca, onun odasındaki kitaplığına hemen koyduk kitapları... Zeyno resmen hazine bulmuş gibi oldu... İş bankası yayınlarının pisi kedi serisini elinden düşürmüyor son günlerde... sürekli o kitapların resimlerine bakıyor... nereye giderse onları da götürüyor :)))