Zeyno ve Can

Zeyno ve Can

30 Nisan 2016 Cumartesi

200*200 yatak alsak olur mu acaba :)

Bizim yatak standart 160cm. İlker'in en sevdiği şey kuzularla birlikte uyumak,  ben her ne kadar uyumayı başaramasam da :( 

kuş uykusu benim ki, herşeye uyanırım. Açılan ışığa, kapı gıcırtısına, saat tik tiklarına... Evlendik ilk 1 yıl İlker'i bile az hoplatmamışımdır yataktan, gecenin bir saati bana kolu çarptığı anda, ne olduğumu şaşırıp, çığlık çığlığa bağırdığım gecelerde :) ne yapayım böyleyim ben :)

Dün gece önce Can mızırdandı, uyutamadık, aldık yanımıza... Ay dur bari kalkmışken Zeyno'yu çişe götüreyim dedim, çiş yaptıktan sonra gözünü açtı. Sizinle yatıcam diye mızmızlandı:) 

160'lık yatakta olduk 4 kişi, Can babaya yapıştı,  Zeyno bana... Ben tabi saat 4-6 arası bir dakika gözüme kırpamadan durdum... Sonra Can'ı bıraktım yatağına, Zeyno'yu da yapıştırdım babasına, saat 9'a kadar maaile uyuduk :)

Eyyyy sevgili Tracy Hogg, eyy Ferber, eyyy uyku eğitmenleri, nerdeydiniz dün gece :)

25 Nisan 2016 Pazartesi

Diş fırçalıklarımız...



Diş fırçalıklarımız nasıl ama, ben uydurdum :) şaka şaka, @oyuncuanne  yapmış, ondan gördüm, kopyaladım... harika oldular... Bakalım sabah uyanıp banyoya girdiklerinde ne tepki verecekler 

tarif: banyo oyuncaklarından gözden çıkarılanlardan 2 tanesi alınır, sırt kısımlarından diş fırçasının girebileceği boyda iki çizik atılır, işte bu kadar basit :)

24 Nisan 2016 Pazar

IK uzmanı Zeyno @ Markafoni

Sevdiğim bir arkadaşım var, hadi getir Zeyno'yu, 23 Nisan'da ünlü yapalım onu dedi...




Annem kaptı götürdü, hem de okuldan 3 arkadaşı da ona eşlik etti... Çok ama çok heyecanlıydı... Çünkü youtube'a çıkacaktı :)



Çekimler saatler sürdü. En çok makyaj ve saç bölümü hoşuna gitti... Beklemekten sıkıldı... Neredeyse ünlü olmaktan vazgeçecekti :))



Önce ürünler satışa çıktı. Sonra video youtube'da dönmeye başladı ve son olarak da gazate de tam boy reklamları çıktı... Bize de saklamalık güzel anılar kaldı :))


Görümce görmeyim seni ömrümce :)



Çocuklarımın bir tanecik dayıları var, ben bazen kızsam da, çokça üzülsem de bir tanecik dayıları var... O bir tanecik dayıları güzeller güzeli bir kız buldu... Tek gelinimiz... Kıymetlimiz...Prensesler gibi bir gelin oldu... Kardeşime eş olmaya... Anneme babama yeni bir evlat olmaya... Bana kardeş olmaya geldi hayatımıza...



22 Nisan cuma günü evlendiler... Barbie bebeklerin canlanmış hali gibiydi Serra... Tüm gün ben prenses oldum diye gezen Zeyno, otelde Serra'yı kabarık gelinliği ile asıl prenses olarak görünce biraz hayal kırıklığına uğramış olsa da, kolay toparlandı :)


Kurumlar vergisi yoğunluğundan, ben düğüne katılabilmek için son 10 gündür her gece 1'e kadar çalışmış olsam da, yüzümde sivilceler, dudağımda uçuklar patlamış olsa da makyajla kapattırabildim tüm yorgunluklarımı... 



Can ve Zeynep hayatlarında ilk defa bir düğüne katıldılar... Çok ama çok eğlendiler... Belki de en çok onlar eğlendiler... Sahnenin tozunu attırdılar... Bir an olsun durmadılar... Bol bol bol göbek attılar... 

Darısı kalmış bekarlarımızın başına...








18 Nisan 2016 Pazartesi

Diş kırığı

Bu akşam mesaideydim İlker'den telefon geldiğinde, çok kötü birşey oldu dediğinde, neden bilmem önce aklıma Zeynep geldi, havale nöbetleri artık bizi iyice psikopat yapmıştı.

Ama sorun Can'daymış. yatak başımdaki komodine çıkıp oradan yatağa atlamaya çalışırken, düşmüş ve dişi kırılmış :(



Bu fotoğrafta gülüyor ama bu hale gelmeden önce burundan da görülebileceği üzere epey bir ağlamış :(

Dişçi 2 arkadaşım var, hemen onlara sordum...

Dişin etrafında kanama var mı?
Çarpmayla diş ete gömüldü mü?
Kırık derin mi, görünen sinir var mı?

Sorularını sormak gerekiyormuş kendimize. Bu soruların hepsi negatif bizde.

Çok derin değilse dolgu ile tamir edilebilirmiş.

Ama dişin rengine bakmak lazımmış, koyulaşırsa kanal tedavisi gerekebilirmiş :(

Bu hafta Cem'in düğünü sebebiyle motoru taktım çalışıyorum. Gece gündüz ofisteyim :(

Haftaya kalmasının sorunu olmazmış, haftaya ilk fırsatta bir pedodondiste götüreceğim ve umarım dolgu yapıp estetik olarak düzeltebilleceğiz. Sonuçta süt dişi 7 yaşında dökülecek ama 5 yıl daha çocuk böyle gezmesin :(

13 Nisan 2016 Çarşamba

Can diş fırçalıyor...

Çocuklar ne zaman diş fırçalamaya başlamalı bilemem ama Can yine Zeynep ablasından gördüğü için erkenden başladı dişlerini fırçalamaya, hatta öyle ki artık bu konuda bir uzman, önce tüm macunu sömürerek yiyor, sonra da baya fırçayla ileri geri hareket yapıyor kendisi :))

Biz Can için rocs ürünleri alıyoruz... Hoş o ablasının çilekli macununu daha çok seviyor ama Allahtan çilekli sürer gibi yapıp hızlı bir el hareketiyle rocs sürünce henüz bunu anlamıyor :))

* evet evet kıçındaki bezde ağırlıktan artık yerlere deyiyor, ama önce diş sonra çiş :))

12 Nisan 2016 Salı

Olamaz böyle bir diş ağrısı :(

Can hiç kalıbının adamı değil, ya da kalıbının adamı ama kalıbı ağır olduğu için diş çıkarması da ağır belki :(

Çok huysuz bir haftasonu geçirdik... Resmen yordu bizi...

Dün 2. Avent emziği de aynı şekilde parçaladı, hiç bu kadar hızlı ebebeke gidip emzik almamıştım herhalde :(( güvenliğin sıcak su sebilinde emzik bile sterilize ettik sonunda :((

Zeynep havuz yorgunu, Can diş yorgunu 2 saat uyudular arabada...

Ortadaki de bizim 3. Çocuk :)))

Dedesi ile Can


Hem Alper'in işe kabulünü hem de Berker'in 29. Doğumgünü için vilayetler evinde aile yemek yemiştik. Bu kare Alper'in telefonuna takılmış, bence en saklanası en güzel fotoğraflardan biri olmuş :))

Cam bardak



Can'da nasıl gelişmiş olduğunu anlamadığım bazı erkeklik özellikleri var, mesela top peşinde koşmaya bayılıyor, evdeki akülü arabanın tepesinden inmiyor...ama zeynep ne kadar bebeklerle oynarsa oynasın, Can asla bebekleri eline almıyor...

Can'ın önünde bir ablası olması onu çabuk büyütüyor...  Zeynep'e ilk cam bardağı verdiğimizde galiba 3 yaşına geliyordu, o zaman bile ya kırarsa diye korkmuştuk... Can 1 yaşında  beri cam bardaktan su içiyor, bu işi de artık baya baya iyi yapıyor :)



Kızıma öğreteceğim



Bu sözde burada kalsın... 

1 lira otomatlı oyuncak...



Bu akşam rutin migros alış veriş faaliyet akşamımızdı :))

Biz her hafta bir gün, babamızın olmadığı bir akşam çocuklarla Migros'a gidiyoruz. Başka market olmaz mı, olmaz. Çünkü sadece migrosun önünde 1 lira para ile çalışan araba var :)

Gerçekten bu ileri geri gidip gelen oyuncaktan ne anlıyorlar bilemem... Ama inmemek için resmen yalvarıyorlar...

Birlikte okuduğumuz ilk kitap :) tarihe geçsin

kardeşim ile aramızda 1.5 yaş var, farklı cinslerde olmamıza rağmen, aynı odada 11 yıl yaşadık... O zaman böyle kardeşler aynı odada yatmalı tartışmaları konu değildi. 

Evin bir salonu vardı, sadece misafire açılan. Oturma odasında oturulurdu, dolayısıyla 3 odalı bir evde çocuklar mecbur aynı odayı paylaşırdı... Öyle biri okula gidiyor, biri bebek, biri gece uyanıyor, birinin arkadaşları geldi gibi tartışmalar konu bile değildi... Kardeş dediğin paylaşmak zorundaydı... En çok da odasını...

Şimdiki nesil bir başka... Biz mi çok büyütüyoruz, eskilerin mi bildiği doğru bilemem... Ama  bizim çocuklar daha oyun oynamıyorlar birlikte, herkesin kendi odası var, kendi oyuncakları, kendi kitapları...

Zeynep bir kitap kurdu, 1 yaşında kelimeleri sıralamaya başladığında, o angaralı aksanıyla bana 'ogu,ogu' diyordu :)) hala akşamları en büyük kavgamız akşam kaç kitap okuyacağımız. Benimle uyumayı sevmiyor çünkü ben 3 kitap okuyormuşum, babası 5 :))

Can ise kitap dinlemiyor,  daha cok yemeğe çalışıyor :) 

zeynep 1,5 yaş civarında birkaç kez kitabını yırtmış hatta o zamanda 'efe yırttı' diye iftirasını bile atmıştı :)) can ise zeynep'den ona özenle sakladığımız tüm kitapları haşat etti resmen... 

Ama bu akşam çocuklara birlikte kitap okumaya karar verdim... Ve gerçekten oldu... Can tam 1 kitabı kucağımda dinledi... Tabi ikinci kitapta bu harika tablo bozuldu ve Can top peşine koştu, ama olsun, birlikte 1 kitap okumayı başarabildik,ve o tabiki de sevgili Ayşen Oy'un bu beden benim kitabıydı... 



Buarada harika bir kitap, çocukların cinsel istismara nasıl hayır demeleri gerektiğini basit bir dille onlar için anlatıyor...


10 Nisan 2016 Pazar

gun benim gunum,,, yanimda sevdiklerimmmmm



Dun aksam epey de gec yatmistik aslinda... o yuzden Can bu sabah gec kalkar, ben de ohh mis dogumgunumde azicik daha uyurum rahat ederim diyordum...

Zeyno supriz yapti bu sabah... sabahin 7:30unda damladi odaya, once biraz uyuyor numarasi yapsak da cok da sokmedi numaram... sabah 09:00`a kadar tepistik yatakta... sonra Can uyandi tabi... iki kardes yatakta epey azdilar,..




sonra babamiz bize kahvalti hazirladi... biz de evde Zeyno ile hasta bebegini tedavi ettik, ayni zamanda Can`la `goooollll` oynadik... zaten anne dedigin ayni anda hem hemsire hem de golcu olabilendir, oyle degil mi :)

sonra Zeyno ile yuzme dersine gittik,,, o esnada arayip dogumgunumu kutlayan arkadaslarimin telefonlarini nefes nefese acmisligim, bir yandan canta hazirlarken, bir yandan zeynoyu giydirmeye calismaya calismamdan, eee bir yandan da pijamami cikartmaya calismamdan olabilir :)
her zamanki gibi 2,5 dakikada evi terk edebilme rekorunu yeniledik yeniden... kosa kosa derse girdik... zeyno cuppp havuza,,, anne ayaklarini uzatip sezlonga :)

sonra evden ciktik,,, yolu giderken, biraz uzak degil mi diye sikayet etmis olsam da, varinca iyi geldik dedigim, guzel marmara ereglisi...azicik bahar gunesi, tatli bir esinti,,, yanimda sevdiklerim... huzurun dibine vurdugum bir gun yasattilar... ve bir yil boyunca her gun hatirlamam icin sukur dualarini hatira biraktilar bana...

huzurumuzun eksilmedigini, her gun guzel anilar biriktirdigim, cocuklarimin yuzunun hep guldugu yeni 365 gun bekle beni...









9 Nisan 2016 Cumartesi

Tut ki 34 olmuşum, eeee bunda ne var :)



1 saat sonra dolu dolu 33 yaşımı dolduruyorum, 34 oluyorum. 35'e yani yolun yarısına adım adım yaklaşmaya başlıyorum...

Yılların denetçisi olunca, muhasebeden de iyi anlayınca, hızlıca toparladım hesabı :)

34 yıl, biri unutulmaz anılarla dolu, biri her gün ne yapıyorum ben burada dediğim 2 üniversite diploması... 12 yıldır bazen gururum, bazem kabusum işim... gözlerimin kenarlarında oluşmaya başlayan kırışıklıklar... Çoğu gitse de azını bir türlü veremediğim doğum kilolarım... Son günlerde yine azmaya başlamış vertigom... Bir öyle bir böyle oynak tiroidlerim...

Her zaman ama her zaman yanımda olan, 15 yıldır elini tuttuğum 8 yıldır soyadını taşıdığım eşim... 4.5 yaşında ergen kızım, 1.5 yaşında terrrible two oğlum...huzurum, mutluluğum evim...

Bugün de bitiyor ve yarın yeni bir yıl başlıyor... İstiyorum ki her yeni gelen gün, bugünden daha güzel, daha iyi, daha mutlu olsun... 


3 Nisan 2016 Pazar

Havuz dersleri tam gaz devam ediyor :))

Yüzme dersler süper gidiyor... 8 ders bitti ve zaten kolluk ve simit yoktu ama Zeyno artık makarnayı da attı :)) 

Çarşamba ve pazar günleri en güzel eğlencemiz oldu... Bir 8 ders daha alırız sonra bekle bizi havuz :))

Can okullu oldu...




Grupanya bir ara ne modaydı. Sonra ben epey bakmadım ona... Geçenlerde bir girdim, aman Allahım o da ne,Can'ın yaşına uygun bir oyun okulu, hem de evimize yakın... Hem de 1 aylık ders neredeyse bedava... Cumartesi günü ilk dersimizdi, Can gibi 16-24 ay arası cocuklar için, anne cocuk saati... Can'la birlikte 5 kişiler toplam, sadece 1'i kız... İlk ders herkes bireysel takıldı, birbirleri ile kaynaşmadılar... Hep birlikte dans ettik, top havuzunda oynadık... Parmak boyası yaptık... Bundan sonra 1 ay cumartesi sabahları faaliyetteyiz :))