Zeyno ve Can

Zeyno ve Can

28 Ekim 2013 Pazartesi

Kreş ziyareti...

En büyük bayram Cumhuriyet Bayramı öncesinde, okulumuzdan bir mektup aldık... Malum 29 Ekim resmi tatil,o sebeple 28 Ekim'de kırmızı-beyaz renklerde giydirmemiz istenmişti kuzuları... Biz de bayram kıyafetlerimizi yeniden giydik, beklemeye başladık Nihal teyzeyi kapıda...
 
Kulakları üşümesin diye de minnie'yi taktı... "anne hiç üşümedim, Cem sevdim seni" deyip durdu :))) elinde de ameliyat eldiveninin şişirilmiş haliyle 2 adet balon var, birini Beren'e verecekmiş, canı isterse :))))
 
 
 
 
Bugün Zeyno doğduğundan beri bir ilk oldu... Zeyno okula gitmek için evden çıktı, ama biz herhangi bir yere yetişme telaşı olmadan oturduk evde, tatilin tadını çıkardık... Zeyno olmadan ne yapabiliriz acaba diye düşündük, kendimizi güneşin altında kitap okumak için dışarı attık.... Bu cümle çocuğu olmayan insanlar için çok garip gelebilir... Ama 2 yaş civarında, kıçı yer görmeyen bir sıpayla yaşayınca, güneşin altında oturup kitap okumayı özlüyor insan :)
Ama yine dayanamadık, öğlen olmadan vardık İlker'le okula... Kuzu bizi görmeden çaktırmadan çektik fotoğraflarını kuzuların...
 
Sınıfta Zeyno boyunda, 8 tane sıpa... Sınıf bir dağınık bir dağınık :) Ama hiç birlikte oynamıyorlar... bu yaş grubunun oyununa paralel oyun deniyormuş... Yani seni görüyorum, varlığını hissediyorum, ama seninle birlikte oynamam... Durum kesinlikle buydu... Herkes ama herkes diğerine yakın, ama bireysel takılıyordu...
Beren'e birkaç defa yakalandık, bizi fark etti, ama ispiyonlamadı Zeyno'ya :)

 
 
 
Öğle saatinde yemekhaneye geçtiler... yemekler bugün Beroş ve Zeyno'ya göre değildi... Kıymalı patates, pırasa, ve salata vardı. İkisi de sadece kıymalı patetesi yemiş... o da şöyle böyle...
 
Oturma düzenlerine bayıldık... 6 tane kuzu bir arada, hepsi de kendi yiyordu yemeklerini... Öğretmelerini önce kendileri yemeleri için teşvik ediyormuş, yemedikleri zaman destek veriyorlarmış... Bizimkinin yemeyeceği varsa, kesin yemiyordur, destek felan işe yaramıyordur eminim ki :)



Kuzuların yağmur botları hemen kapının önünde duruyor... Belli ki hergün çıkıyorlar dışarı... tabi bir de sokak ayakkabıları ve kreş ayakkabıları bölümü var. Zeyno ve Beroş'unkiler alt alta duruyor :)
 
 
 
Yemek bitiyor, banyoya geliniyor... eller-ağızlar yıkanıyor... Zeyno'nun okuldaki aşkı Neşe onlara yardım ediyor... bir kez daha emin olduk, Zeyno okuldan en çok Neşe'yi seviyor... Biz oradayken, Neşe hanım altını değiştirmek için aldı Zeyno'yu sınıftan, Zeyno gık bile demedi, altını açtırdı, sonra kendi kendine tuvalete oturucam dedi, önce birine çiş yaptı, sonra biraz da diğerine yaptı...
 
Neşe hanımla aralarında geçen diyalog...
 
Zeyno: Neşe kakamı yaptım
Neşe hanım: Nerede Zeynep göremedim?
Zeyno: top havuzuna gitmiş kakam...
Neşe hanım: aaa öyle mi?
Zeyno: evet öyle, yaramaz çocuk seni :))))
 
 
 

Yemekler yenip, ağızlar yüzler yıkandıktan sonra, yukarıya top havuzuna gidiliyor, öğlen uykusundan önce, Türkçe ve İngilizce oyun sınıfı birlikte oynuyorlar burada... Valla Beroş ve Zeyno'nun boyları aynı, saçları aynı, huyları ve inatları aynı... Kesinlikle birbirlerine çok benziyorlar...

Aahhhh ahhhh sabahları babalar erkenden kalkıp işlerine gidiyorlar... Nihal ve ben ne çekiyoruz, bu kuzulara bir lokma yediricez, üzerlerini üşümesinler diye kalınca giydiricez diye... Bu anaların hakkı ödenmez :)))
 
 
 
Bugünün son atraksiyonu top havuzunda, tüm çocuklar serbest stilde oynuyor,,, hoş zaten bizimkiler sürekli serbest stilde oynuyor da :))) Buradaki favori öğretmen Nesibe... Beren resmen bayılıyor ona, o nereye bizimkiler oraya...

 
 
Kreş konusunda ne kadar doğru bir karar vermiş olduğumuzu bugün bir kez daha gördük... Kesinlikle ama kesinlikle çocuk çocukla büyüyor...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder